BEYRUT MUHAREBESİ (1912)
Beyrut Muharebesi veya Beyrut Harekâtı, 1911-1912 yılları arasında gerçekleşen Trablusgarp Savaşı'nın bir parçası olarak 24 Şubat 1912'de, Osmanlı ve İtalyan kuvvetleri arasında Beyrut'ta meydana gelen deniz muharebesidir. Muharebede iki İtalyan kruvazörü, limanda bulunan Osmanlılara ait bir zırhlı korvet ve bir torpido botunu batırdı ve Beyrut şehrini top atışına tuttu. Muharebede Beyrut'taki Osmanlı deniz gücü tamamen yok edildi ve bölgedeki İtalyan nakliyelerine yönelik tek Türk deniz tehdidi ortadan kaldırıldı. İtalyanlar bu saldırı sonrasında savaşın geri kalanında Güney Akdeniz'de tam deniz hakimiyetini elde tuttular, Süveyş Kanalı'na yaklaşımlarda tam bir deniz üstünlüğü sağladılar ve sömürgeleri olan Eritre'deki kuvvetlerini takviye etmede avantaj sağladılar.
İtalyanların Beyrut'taki eylemlerine misilleme olarak muharebeden dört gün sonra Osmanlı hükûmeti; Beyrut, Halep ve Şam vilayetlerine tüm İtalyan vatandaşlarını sınır dışı etti. Suriye kıyılarında çıkarı olan Fransa ve Birleşik Krallık, İtalyanlara savaşı Kuzey Afrika'yla sınırlı tutma ve Akdeniz ile Ege'deki Osmanlı limanlarına saldırmama konusunda diplomatik baskı yapmaya başladı. İlerleyen aylarda İtalyan donanması tekrar bu tür saldırılarda bulunmadı.
İçindekiler
Arka plan
Trablusgarp Savaşı sırasında İtalyan ordusu, Akdeniz'deki Osmanlı deniz kuvvetlerinin İtalyan Doğu Afrikası'na giden ikmal ve asker gemilerine yönelik baskın düzenlemesinden çekiniyordu. Böyle bir baskın olasılığını önlemek için Tuğamiral Paolo Thaon di Revel'e Beyrut limanını temizlemesi ve orada bulabileceği Osmanlı donanmasına ait gemilere saldırması emredildi. Revel'in gücü Giuseppe Garibaldi ve Francesco Ferruccio zırhlı kruvazörlerinden oluşuyordu. Her iki kruvazör de Giuseppe Garibaldi sınıfındandı ve taretlere monte edilmiş ikişer adet 10 in (250 mm) top, onar adet 6 in (150 mm) top, altışar adet 4,7 in (120 mm) top, onar adet 6 librelik top, onar adet 1 librelik top, ikişer Maxim makineli tüfek ve beşer torpido tüpüyle donatılmıştı.Beyrut'taki Osmanlı kuvvetleri, kazamatlı zırhlı korvet Avnillah ve torpido botu Ankara'dan oluşuyordu. Savaş öncesinde Avnillah, kaçakçılığı önlemek üzere şehre gönderilmişti. Her iki gemi de Beyrut limanına dayanarak devamlı kıyı devriyesindeydi. Ankara, 1906'da tamamlanan, iki 37 mm'lik top, iki adet 14 in (360 mm) çapında torpido tüpü ve tüp başına iki torpido ile donatılmış, nispeten yeni bir gemiydi. 1869'da inşa edilen Avnillah ise antika bir zırhlı korvetti. 1907'deki yeniden inşasında dört adet 3 inçlik top ve sekiz adet 6 librelik top ve 14 in (360 mm) çapında tek bir torpido tüpüyle donatılmıştı. İki gemi de düşük hızları sebebiyle Osmanlı donanmasının geri kalanıyla bir arada çalışmaya uygun değillerdi. Savaşın başında Avnillah saatte 7 mil, Ankara ise 12 mil hız yapabilmekteydi.
Gemiler Beyrut'a atandığında Avnillah komutanının elinde ne olası bir savaşta yapacağı görevler ne de muharebe usulleri öğreten talimnameler bulunmaktaydı. Gemi komutanı Binbaşı Şemsettin, Bahriye Nezâretine gönderdiği ısrarlı istekler sonucunda Nezaret Müsteşarı Amiral Rüstem'den aldığı talimat eşit kuvvetle mendirek önüne çıkarak çatışmaya girmesini, eğer daha üstün kuvvet karşısında kalırsa önce düşmanı Beyrut açık bir şehir olduğu için bombardıman edemeyeceği konusunda uyarmasını, düşmanın saldırması durumunda umut kalmayana dek muharebe etmesini ve mürettebat ile cephaneyi kıyıya çıkartıp kendi gemisini batırmasını kapsıyordu. Ancak bu talimat, içinde askeri kuvvet bulunan Beyrut limanı uluslararası anlaşmalara göre açık şehir olmadığı için uygulanabilir değildi. Dahiliye Nezareti gemilerin geri çekilmelerini istese de Bahriye Nezareti bu isteği kabul etmemişti. Sonuç olarak Osmanlı kuvveti, İtalyanlar karşısında çok daha zayıftı ve yaklaşan savaşta ciddi oranda dezavantajlıydı.
Muharebe
20 Şubat 1912'de Augusta'dan denize açılan iki İtalyan kruvazörün orijinal görevi Mersin ile Silifke arasındaki kıyıları kontrol etmekti. Yoldayken donanma komutanlığından aldıkları emir üzerine, 24 Şubat 1912'de şafak vaktinde Beyrut Limanı'na vardılar. Bu esnada Avnillah limanın içinde, gümrük antreposunun 50 m açığında, liman ağzına karşı mendireğe iskele bordasını vermiş, iki 150 mm ve üç 75 mm topunu kullanmaya uygun bir pozisyonda demirliydi. Ankara da rıhtımdan 8 m ileride bağlı duruyordu. Avnillah eratı sabah namazının ardından ufukta gördükleri dumandan komutanlarını haberdar etmişler, muharebe pozisyonu almışlardı. İtalyan amiral, uluslararası ihtilafa yer vermemek için limandaki Osmanlı gemilerinden kendilerini belli etmelerini isteyen işaret flaması çekti ve buna dikkat çekmek için bir ikaz topu ateşledi.Bu ilk mermi Avnillah komutanı tarafından muharebenin başlaması olarak değerlendirildi. Bunun üzerine Avnillah 150 mm'lik ve 75 mm'lik birer topuyla cevap vermiş, mermiler Francesco Ferruccio'nun yakınına düşmüştü. İtalyanların ateşi kesmesi üzerine Avnillah'taki Osmanlı komutanı İtalyan gemilerini görünce düşmanla haberleşmek için ateşkes bayrağı altında bir işkampavya gönderdi. Müzakereler devam ederken Osmanlı komutanı, Ankara'ya limanın mendireği yakınında konum almasını emretti. Amiral Revel, saat 07:30'da Beyrut valisine gönderdiği ve iki savaş gemisini saat 09:00'a(a) kadar teslim etmesini isteyen bir ültimatomla Osmanlı işkampavyasını geri gönderdi. Mesaj saat 08:30'da vali tarafından alındı. Vali bir teslimiyet emri çıkarma sürecindeydi, ancak bu emir İtalyanların verdiği son mühlete kadar İtalyanların eline ulaşmadı. Bunun üzerine göre İtalyanlar saat 09.00'da limandaki Osmanlı gemilerine saldırmaya başladı. (b) Bu esnada bir İtalyan hastane gemisi de menzil dışında beklemekteydi.İtalyanlar Osmanlı korvetine 6.000 m mesafeden ateş açtı. Attıkları ilk salvo mendirek önüne ve içine düştü. Avnillah bu ateşe 09.35'e kadar bir 150 mm ve iki 75 mm topuyla etkisiz bir şekilde karşılık verdi. İlk salvodan altı dakika sonra Avnillah baş güvertesinden isabet aldı, geminin yapısı sebebiyle yangına etkili şekilde müdahale edilemedi. Garibaldi'nin isabet ettirdiği ikinci mermi cephanelik kapısını vurdu ve bir eri yaraladı, üçüncü mermi baş batarya yanında patladı, dördüncü mermi ise baş bataryaya isabet ederek tüm batarya mürettebatını öldürdü. Ardından ikinci batarya da isabet aldı ve batarya mürettebatı öldü; cephanelik kapısının aldığı hasardan ötürü toplara cephane aktarılamaz duruma gelindi ve ateş kesildi. Ağır hasar alan ve karşısında üstün silah gücü bulunan Osmanlı korveti sancağını indirdi ve mürettebat, gemiyi 09.30'dan itibaren terk etti.
Bu noktada Garibaldi, limana yaklaşarak Ankara ile 600 m mesafeden çatışmaya girdi, ancak gemiye zarar veremedi. Sonrasında Garibaldi'nin Avnillah'a gönderdiği torpido, gemiyi ıskalayarak yakınlarda demirleyen birkaç tekneye çarptı ve altısını batırdı. İtalyan kruvazörü, ardından Osmanlı korvetinin ortasına isabet eden ikinci bir torpido fırlattı. Saat 11:00'de zırhlı korvet sığ suya battı, iki kruvazör kuzeye çekildi. Ancak muharebe sona ermemişti; 13.45'te İtalyan kruvazörleri geri döndü ve bir kez daha Osmanlı kuvvetleri ile çatışmaya girdi. Limanda kalan tek savaş gemisi kruvazörlere göre çok daha küçük olan Ankara torpido botuydu, yaklaşan Francesco Ferruccio ile üç dakikalık bir çatışmanın ardından Ankara da battı. Çatışma sona erdiğinde iki İtalyan kruvazörü batıya, Tobruk'a doğru yola çıktı. Muharebede Avnillah mürettebatından 2 subay ve 49 er öldü, 19 kişi yaralandı. İtalyan gemilerinde ölü veya yaralı yoktu. Beyrut şehrinde ise 140 kişi ölmüş, 200'den fazlası yaralanmıştı.
Sonuçlar
Muharebede Beyrut'taki Osmanlı deniz gücü tamamen yok edildi ve bölgedeki İtalyan nakliyelerine yönelik tek Türk deniz tehdidi ortadan kaldırıldı. İtalyanlar bu sayede savaşın geri kalanında Güney Akdeniz'de tam deniz hakimiyetini elde tuttular. Osmanlı tarafındaki kayıplar ağırdı. Her iki Osmanlı savaş gemisi de battı, buna karşılık İtalyan gemileri Osmanlı savaş gemilerinden doğrudan isabet almadı ve herhangi bir kayıp vermedi. Avnillah, Trablusgarp Savaşı'nda batan tek zırhlı gemiydi. Hasar Osmanlı donanma gemileriyle sınırlı değildi, şehir de ağır hasar almıştı. Kruvazörlerden gelen serseri mermiler şehre büyük hasar vermiş ve birçok yangın çıkartmıştı. Yangınlar birkaç bankayı, şehrin gümrük binasının bir kısmını ve diğer binaları tahrip etmişti. Bombardıman ve yangınlar ve sonucunda şehirde 66 sivil öldü, yüzlerce sivil yaralandı. Şehrin bombardımanının kasten mi yapıldığı, yoksa başarısız topçu atışları sebebiyle mi olduğu konusu tartışmalıdır.İtalyanların Beyrut'taki eylemlerine misilleme olarak muharebeden dört gün sonra Osmanlı hükûmeti; Beyrut, Halep ve Şam vilayetlerine tüm İtalyan vatandaşlarını kendi yetki alanlarından sürmelerini emretti; bu emir 60.000'den fazla İtalyan'ın bölgeden sınır dışı edilmesiyle sonuçlandı. İtalyan vatandaşlarının bölgeden misilleme yoluyla sınır dışı edilmesine rağmen, muharebe sayesinde İtalyan kuvvetleri Süveyş Kanalı'na yaklaşımlarda tam bir deniz üstünlüğü sağladı. İtalyanlar bu sayede Eritre'deki kuvvetlerini artık tereddüt etmeden takviye edebilir ve bölgeye yönelik Osmanlı tehdidinin çoğunu ortadan kaldırabilirdi. Böylece savaş hem stratejik hem de taktik açıdan bir İtalyan zaferiydi.
İtalyanların Beyrut saldırısı üzerine Suriye kıyılarında çıkarı olan Fransa ile İtalya arasındaki ilişkileri gerginleşti. Birleşik Krallık da İtalyanlara savaşı Kuzey Afrika'yla sınırlı tutma ve Akdeniz ile Ege'deki Osmanlı limanlarına saldırmama konusunda diplomatik baskı yapmaya başladı. İlerleyen aylarda İtalyanlar donanmalarının bu şekilde agresif kullanımını sınırladılar.
Notlar
(a) Bazı kaynaklara göre 09.30(b) İtalyan kaynaklarına göre Amiral Thaom di Revel ültimatom bitimine kadar beklemiş, Türk kaynaklarına göre ise süre bitiminden 10 dakika öncesinde ateşe başlamıştır.