MURATS44
Özel Üye
Baykuş’un Hz. Süleyman’a Nasihati
Baykuş'un Hz. Süleyman'a Nasihati
Ka’bü’l-Ahbâr (r.a.) Hz. Ömer’in huzurunda şöyle anlattı:
“Ey Emîrulmü’minîn, geçmiş peygamberlerin kitablarında okuduğum en acayip şeyi sana haber vereyim. Bir peçeli baykuş, Süleyman aleyhisselâmın yanına geldi, selâm verdi. Hz. Süleyman selâmını aldı. Sonra aralarında şöyle konuşma geçti:
“Ey baykuş, neden topraktan bitenlerden yemezsin?”
“Hz. Âdem topraktan biten şey (buğday) sebebiyle cennetten çıkarıldı.” dedi.
“Niçin su içmezsin?” diye sordu;
“Çünkü Nûh aleyhisselâmın kavmi suda boğuldu.” dedi.
“Neden îmar edilmiş mâmur yeri terk edip harabeleri mesken tutarsın.?”
“Harabeler Hz. Allah’ın mirasıdır, ben de Hz. Allah’ın mîrâsında otururum.
“Harabe üstüne konduğunda ne dersin?”
“Burada yiyip içerek geçinenler hani nerededir?” derim.
“Ya îmar edilmiş yer üzerinden geçsen ne dersin?”
“Yazık Âdemoğluna ki önünde nice güçlükler varken nasıl rahat uyumaktadır?” derim.
“Gündüzleri niçin çıkmazsın?”
“Âdemoğlunun kendisine ettiği zulmün çokluğundan…” dedi.
“Öterken ne dersin?”
“Ey gafil, âhiret yolculuğun için azık hazırla! derim ve ‘Subhane hâlikun Nur” diye zikrederim.” dedi.
Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurdu: “Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur. Câhillerin ondan nefret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip şeydir..”
Baykuş'un Hz. Süleyman'a Nasihati
Ka’bü’l-Ahbâr (r.a.) Hz. Ömer’in huzurunda şöyle anlattı:
“Ey Emîrulmü’minîn, geçmiş peygamberlerin kitablarında okuduğum en acayip şeyi sana haber vereyim. Bir peçeli baykuş, Süleyman aleyhisselâmın yanına geldi, selâm verdi. Hz. Süleyman selâmını aldı. Sonra aralarında şöyle konuşma geçti:
“Ey baykuş, neden topraktan bitenlerden yemezsin?”
“Hz. Âdem topraktan biten şey (buğday) sebebiyle cennetten çıkarıldı.” dedi.
“Niçin su içmezsin?” diye sordu;
“Çünkü Nûh aleyhisselâmın kavmi suda boğuldu.” dedi.
“Neden îmar edilmiş mâmur yeri terk edip harabeleri mesken tutarsın.?”
“Harabeler Hz. Allah’ın mirasıdır, ben de Hz. Allah’ın mîrâsında otururum.
“Harabe üstüne konduğunda ne dersin?”
“Burada yiyip içerek geçinenler hani nerededir?” derim.
“Ya îmar edilmiş yer üzerinden geçsen ne dersin?”
“Yazık Âdemoğluna ki önünde nice güçlükler varken nasıl rahat uyumaktadır?” derim.
“Gündüzleri niçin çıkmazsın?”
“Âdemoğlunun kendisine ettiği zulmün çokluğundan…” dedi.
“Öterken ne dersin?”
“Ey gafil, âhiret yolculuğun için azık hazırla! derim ve ‘Subhane hâlikun Nur” diye zikrederim.” dedi.
Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurdu: “Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur. Câhillerin ondan nefret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip şeydir..”