TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
Birçok başka Türk halklarında olduğu gibi Başkurt efsanelerinin çoğu ana yurdun doğası, halkı ve gelenekleri hakkındadır. Mesela efsanelerden biri Başkurdistan’ın en büyük Aslı Kul Gölü’nün hikayesini anlatıyor.
Çok eski zamanlarda Başkurt bozkırı ortasında görkemli bir dağ varmış. Adı Asıltau yani ‘Muhteşem Dağ’mış. Gerçekten çok güzelmiş. Dağ bol bol hayvanlar ve kuşların yaşadığı gür ormanlarla kaplıymış. Aşağıda dağın eteğinde Aullar yer alırmış. Sakinleri dağ meralarında sığır otlatır, ormanlarda yabani arıların balını bulur, ava gidermişler.
Ara sıra avcılar beyaz sansara rastlarmışlar. İnsanlar onu görünce hayrete düşermiş, çünkü sansarlar genellikle siyah. İhtiyarlar ‘Bu sansar dağın koruyucusu. Ona dokunmayın, aksi halde başımıza bela düşecek’ derlermiş. Başkurt Türkleri için ihtiyarların sözü – yasadır. Kimse dağ koruyucusuna yay kaldırmazmış.
Eşi görülmeyen beyaz sansar ile ilgili söylenti yerli Kağanın kulaklarına ulaşınca ondan şapka diktirmek istemiş. Hiç kimsede beyaz sansardan şapka yok, bende olacak diye düşünmüş.
Kağan ona eşlik eden hizmetçilerle Asıltau Dağına gelmiş. İhtiyarlar onu uslandırmaya çalışmış ama Kağan ‘Tüm çevredekiler bana ait – hem insanlar, hem dağ hem de beyaz sansar!’ küstahça cevabını vermiş.
Av başlamış. Beyaz sansar avcılardan kurtulmak için dağın tepesindeki deliğe sokuluvermiş. Kağan hayvanı çıkartmak için maiyetinin su taşıyıp delik içine dökmesini emretmiş.
Kırk gün ve kırk gece dipsiz deliğe su dökülüyormuş. Kuyular, kaynaklar ve uzaktaki denizde bile su bitmiş. Maiyet Kağanı lanet ediyor, ama emrinden dışarı çıkmayı göze alamıyormuş. Beyaz sansar ise çıkmamış, sonsuza kadar ortadan kaybolmuş. Asıltau Dağı sahipsiz kalmış.
Kırk birinci gün geldiğinde kara bir bulut dağı sarmış. Benzeri görülmemiş bir şiddetli fırtına kopmuş. Yer şimşek ve yıldırımlardan sarsılıp uğulduyormuş. Eninde sonunda dağ da sarsılmaya başlamış. Kağan ve maiyeti ile birlikte tamamen yer altına çökmüş.
Sabahleyin insanlar pencerelerden baktıklarında dağ yerinde kocaman bir gölün uzandığını görmüşler. Asıltau hatırasına bu göle ‘Kızgın Göl’ anlamına gelen Aslı Kul adı verilmiş.
Çok eski zamanlarda Başkurt bozkırı ortasında görkemli bir dağ varmış. Adı Asıltau yani ‘Muhteşem Dağ’mış. Gerçekten çok güzelmiş. Dağ bol bol hayvanlar ve kuşların yaşadığı gür ormanlarla kaplıymış. Aşağıda dağın eteğinde Aullar yer alırmış. Sakinleri dağ meralarında sığır otlatır, ormanlarda yabani arıların balını bulur, ava gidermişler.
Ara sıra avcılar beyaz sansara rastlarmışlar. İnsanlar onu görünce hayrete düşermiş, çünkü sansarlar genellikle siyah. İhtiyarlar ‘Bu sansar dağın koruyucusu. Ona dokunmayın, aksi halde başımıza bela düşecek’ derlermiş. Başkurt Türkleri için ihtiyarların sözü – yasadır. Kimse dağ koruyucusuna yay kaldırmazmış.
Eşi görülmeyen beyaz sansar ile ilgili söylenti yerli Kağanın kulaklarına ulaşınca ondan şapka diktirmek istemiş. Hiç kimsede beyaz sansardan şapka yok, bende olacak diye düşünmüş.
Kağan ona eşlik eden hizmetçilerle Asıltau Dağına gelmiş. İhtiyarlar onu uslandırmaya çalışmış ama Kağan ‘Tüm çevredekiler bana ait – hem insanlar, hem dağ hem de beyaz sansar!’ küstahça cevabını vermiş.
Av başlamış. Beyaz sansar avcılardan kurtulmak için dağın tepesindeki deliğe sokuluvermiş. Kağan hayvanı çıkartmak için maiyetinin su taşıyıp delik içine dökmesini emretmiş.
Kırk gün ve kırk gece dipsiz deliğe su dökülüyormuş. Kuyular, kaynaklar ve uzaktaki denizde bile su bitmiş. Maiyet Kağanı lanet ediyor, ama emrinden dışarı çıkmayı göze alamıyormuş. Beyaz sansar ise çıkmamış, sonsuza kadar ortadan kaybolmuş. Asıltau Dağı sahipsiz kalmış.
Kırk birinci gün geldiğinde kara bir bulut dağı sarmış. Benzeri görülmemiş bir şiddetli fırtına kopmuş. Yer şimşek ve yıldırımlardan sarsılıp uğulduyormuş. Eninde sonunda dağ da sarsılmaya başlamış. Kağan ve maiyeti ile birlikte tamamen yer altına çökmüş.
Sabahleyin insanlar pencerelerden baktıklarında dağ yerinde kocaman bir gölün uzandığını görmüşler. Asıltau hatırasına bu göle ‘Kızgın Göl’ anlamına gelen Aslı Kul adı verilmiş.