Resulullah, planlı ve programlı bir insandır. Gününü belli bir planla yaşar. Bu planının içerisinde kendine ayırdığı, ibadetle geçirdiği vakitler olduğu gibi, günün bir kısmını eşlerine, bir kısmını da Sahabelerine ayırırdı. Bugün birçok evlilikte problem olan noktalardan birisi de bu değil midir? Eşlerin, dünyanın cezibedar ve önemsiz meşgalelerinden birbirlerine ayıracak zamanlarının olmaması. Bu noktadan bakıldığında ailede, mütekabil hürmet ve sevgi ancak sağlıklı ve yeterli iletişimle mümkün olacaktır. Bu iletişimin kurulamaması bu gün birçok aile probleminin temelini teşkil etmektedir.
İslâmî bir aile hayatının nasıl yaşanacağına dair en güzel örnek, Peygamber Efendimizin hane-i saadetlerinde eşleriyle olan muameleleridir. 1500 yıl önce, insanî kemalâtın arşını yaşayan o asra, bugünün insanı ne çok muhtaçtır. Kendi aile hayatlarımız, bir de Asr-ı Saadete baktığımızda çok derin farkların ve uçurumların olduğunu göreceğiz.
Peygamberimiz, o zamana kadar insan sınıfına bile konulmaya lâyık görülmeyen, diri diri toprağa gömülen kadına lâyık olduğu konumu vermiştir. Bugün İslâmî toplumlarda kadın, yanlış uygulama ve âdetler neticesinde ihmallere, haksızlıklara, mağduriyetlere maruz kalmıştır. Bunun sebebi İslâm değil, tam tersi İslâmdan uzaklaşmadır.
Gergin günlük yaşam temposu ile ailede yaşanan iletişim problemleri birçok insanın hayatını olumsuz etkilemektedir. Çok çalışıp, çok kazanıp, çok mutlu olacağını düşünen insan, kaybettiği huzuru ve mutluluğu arama çabası içerisine girmiştir. Günlük hayatın keşmekeşliğine, günahların hücumuna maruz kalan insan için aile hayatı, birer tahassüngâh olması gerekmektedir. Fakat bugün tahassüngâhlarda da problem vardır.
Aile içinde huzuru yaşamak, aile bireylerinin birbirleriyle beşerî münasebetlerinin iyiliğine ve kalitesine bağlıdır. Risale-i Nur satırlarında, “Bir ailenin saadet-i hayatiyesi, karı-koca mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimi bir hürmet ve muhabbetle devam eder” denmiştir. Bu tespitte dikkat çeken önemli nokta, huzur ve saadetin devamı için samimi hürmet, güven ve sevgidir.
Peygamber Efendimizin hayatına bakıldığında, bırakın yaşarken eşlerine olan saygıyı, vefatlarından sonra eşlerinin akrabalarına, arkadaşlarına dahi saygı göstermektedir. Vefanın doruğunu yaşayan Hazret-i Peygamber, Hazret-i Hatice’nin en yakın arkadaşı olan Havle binti Tüveyt’in -Hazret-i Hatice’nin vefatından sonra- Hazret-i Aişe’yi ziyarete geldiğinde ayağa kalkıp, hal ve hatırını sormuştur.
Sağlıklı iletişim, iki tarafında ortak adımları neticesinde oluşur. Resulullah güzel ahlâkın zirvesi iken, onunla evli bulunan hanımları da eşsiz ahlâka sahip, peygamber eşi olmaya müsait bir yapı sergilemektedirler. Meselâ Hazret-i Hatice, Peygamber Efendimiz için bütün malını, mülkünü feda etmiş; bir kez olsun vefasızlık göstermeyip, sıkıntı, ızdırap, yokluk ve işkenceye rağmen hep Resulullah’ın yanında olmuştur. Hazret-i Zeynep, yetimleri koruyup kollamayı, fakirlere yardım etmeyi ahlâk haline getirmiş bir eştir. Hazret-i Sevde takvayı mükemmel bir şekilde yaşayan bir eş olmuştur. Hatta Peygamber Efendimizi memnun etmek için elinden geleni yapan mü’minlerin annesi Peygamberimizin vefatından sonra hiç evinden dışarı çıkmamış, sürekli ibadetle meşgul olmuştur.
Kör düğüm gibi sevmek
Eşine karşı sevgiyi belirtmekte Peygamberimiz yine en güzel örnektir. Hazret-i Aişe Validemiz evlendiklerinde peygamberimize, “Beni seviyor musun?” diye sorar. Peygamberimiz, “Evet” deyince, Hazret-i Aişe, “Ne gibi?” der. Peygamberimiz, “Kör düğüm gibi” cevabını verir. Bu cevap Hazret-i Aişe Validemizi çok sevindirir ve zaman zaman Efendimizin yanında sevgisini test etmek için, “Kör düğüm ne âlemde?” diye sorar. Peygamberimiz, “İlk günkü gibi” diye karşılık verir. Yani buradan da anlaşılıyor ki, eşlerin birbirine sevgisini belirtmesi sünnettir. Günümüzün yoğun iş temposu, maalesef, bugün aile içi iletişimin azalmasına, bu da aile bireylerinin duygu paylaşımını ev içinde değil de dışarıda tatminlerine zemin hazırlamıştır. Baba, işyerindeki arkadaşlarıyla, anne kadın guruplarıyla, çocuklar kendi akranlarıyla iletişim kurmayı tercih etmektedir. Oysa tâ asırlar öncesinde hem bir eş, hem baba, hem devlet başkanı, hem de bütün insanlığa rehber olan Resulullah, hayatın nasıl tanzim edilmesi gerekliliğine dair dersler sunmuştur.