Aşk, ALLAH’ın
http://cennetyolcularin.blogcu.com/ask-allah-in/4465712#edittitle
Aşk, ALLAH’ın insanoğluna bahşettiği en gizli lütuflarından biridir.
Aşk, Rahmet-i Sonsuz’un, insanoğluna gelip ulaşan en gizli lütuflarından biridir. Aşk, bir nüve, bir çekirdek olarak hemen her fertte bulunur. Şartların elverdiği ölçüde de o çekirdek ve tohum, ağaçlar gibi dal-budak salar; çiçekler gibi uyanır ve meyveler gibi, başlangıç ve sonu bir araya getirerek, tekamül halkasını tamamlar.
Aşk, bir duygu olarak göz, gönül ve kulak menfezlerinden insanın iç alemlerine akar; vuslata dek de, bir baraj gibi şişer, bir çığ gibi büyür ve bir alev gibi insanın her yanını sarar. Aşk, vuslatla noktalanınca, her şey durgunlaşmaya yüz tutar, ateş söner, baraj boşalır, çığ da dağılır gider...
Doğuştan bir mana ve bir nüve olarak, hemen her ruhun önemli bir yanını teşkil eden aşk, gerçek ton ve rengini hakiki aşka inkılab etmekte bulur; bulunca da ebedilik kazanır ve gider vuslat eşiğinde mücerret bir lezzetle inkilab eder.
İnsanoğlunda, hak tecellilerine açık olan zirve, gönüldür. Gönüllerin bu tecellilere, dolayısıyla da ALLAH (Celle Celaluhu) sevgisine mazhar olmalarının en açık emaresi ise, o sinelerde Yüce Yaratıcı’ya duyulan aşk ve iştiyaktır.
İnsan-ı Kamil ufkuna ulaşma yollarının en keskin, en kestirme ve en sıhhatli olanı aşk yoludur. Aşka, iştiyaka açık olmayan yollarla, o ufka ulaşmak oldukça zordur. Denebilir ki hakikata ulaşmada, “acz u fakr, şevk ü şükür” yolundan başka aşka denk ikinci bir yol yoktur.
AŞK
Aşk gönüllerde ateş, ruhlarımızda ışık,
Hicranla yanar aşık, ümitlerinde bahar.
Sinesinde gam, hüzün; ufku vuslata açık,
Gezer çölden çöle avare her zaman zar zar...
Feryadı sırrının sesi, sırrı kıpkızıl kor,
Dolaşır, dolaştığı gibi ahu peşinde...
Mest u mahmurdur dudağında bir kızıl fağfur,
Her gece bir visal yaşar Canan’la düşünde.
http://cennetyolcularin.blogcu.com/ask-allah-in/4465712#edittitle
Aşk, ALLAH’ın insanoğluna bahşettiği en gizli lütuflarından biridir.
Aşk, Rahmet-i Sonsuz’un, insanoğluna gelip ulaşan en gizli lütuflarından biridir. Aşk, bir nüve, bir çekirdek olarak hemen her fertte bulunur. Şartların elverdiği ölçüde de o çekirdek ve tohum, ağaçlar gibi dal-budak salar; çiçekler gibi uyanır ve meyveler gibi, başlangıç ve sonu bir araya getirerek, tekamül halkasını tamamlar.
Aşk, bir duygu olarak göz, gönül ve kulak menfezlerinden insanın iç alemlerine akar; vuslata dek de, bir baraj gibi şişer, bir çığ gibi büyür ve bir alev gibi insanın her yanını sarar. Aşk, vuslatla noktalanınca, her şey durgunlaşmaya yüz tutar, ateş söner, baraj boşalır, çığ da dağılır gider...
Doğuştan bir mana ve bir nüve olarak, hemen her ruhun önemli bir yanını teşkil eden aşk, gerçek ton ve rengini hakiki aşka inkılab etmekte bulur; bulunca da ebedilik kazanır ve gider vuslat eşiğinde mücerret bir lezzetle inkilab eder.
İnsanoğlunda, hak tecellilerine açık olan zirve, gönüldür. Gönüllerin bu tecellilere, dolayısıyla da ALLAH (Celle Celaluhu) sevgisine mazhar olmalarının en açık emaresi ise, o sinelerde Yüce Yaratıcı’ya duyulan aşk ve iştiyaktır.
İnsan-ı Kamil ufkuna ulaşma yollarının en keskin, en kestirme ve en sıhhatli olanı aşk yoludur. Aşka, iştiyaka açık olmayan yollarla, o ufka ulaşmak oldukça zordur. Denebilir ki hakikata ulaşmada, “acz u fakr, şevk ü şükür” yolundan başka aşka denk ikinci bir yol yoktur.
AŞK
Aşk gönüllerde ateş, ruhlarımızda ışık,
Hicranla yanar aşık, ümitlerinde bahar.
Sinesinde gam, hüzün; ufku vuslata açık,
Gezer çölden çöle avare her zaman zar zar...
Feryadı sırrının sesi, sırrı kıpkızıl kor,
Dolaşır, dolaştığı gibi ahu peşinde...
Mest u mahmurdur dudağında bir kızıl fağfur,
Her gece bir visal yaşar Canan’la düşünde.