faruk islam
Özel Üye
Allah’ı Anlıyor musun?
Çoğusu kendime…
Kaç zaman oldu Kur’an la buluşmayalı? Kur-an’ı kalbine akıtmayalı? İçine dalıp ta bir türlü çıkamadığın dünya telaşlarından sıyrılıp Allah’a sığınmayalı… Okumak demedim, demedim yüzüne bakmak… Hani içermiş gibi, bağrına basarmış gibi. Sevgilinle buluşurmuş gibi hani.
Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin. (Bakara Suresi, 152)
En son ne zaman okudun bu ayeti ve ne kadar anlamaya çalıştın? Allah’ı anlamaya çalışarak, varlığını anlamlandırmana engel olan nedir? Allah’ı anmak ve anlamak bazen birbirlerine çok yakın, bazen de çok uzak kavramlar oluveriyor oysa. Ruhsuzca söylediğin bir kaç zikir, hissiyatında yer bulmuyor, O’nu anarken anlama işini çoğu kez yapamıyorsun…
Namazların koşarcasına, sırtından bir yükü atarcasına hızlı ve ruhsuz. Başını secdeye yaslamadığın, secdeyle şereflenmediğin zamanları saymıyorum bile…O verdikçe alıyorsun, aldıkların arttıkça nankörleşiyorsun! Bencil bir çocuk gibisin! Kadir kıymet bilmiyorsun! İstemeden sahip olduğun onca şeyin hak ettiğin için senin olduğunu sanıyorsun…
“O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetlerini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür” (İbrahim,34)
İstemenin bile ne olduğunu bilmezden evvel, Allah ihtiyacın olan her şeyi verdi sana. Görmek nedir bilmezken gözlerini, konuşmayı bilmezken dilini verdi. Sevmenin ne olduğunu bilmezdin de sen, sana kalbini verdi. Hayat mıydı senin ki, bir damla pis su içinde? Sen nerede olduğunu fark etmez iken, sana hayatı verdi. Isınasın diye güneşi, ferahlayasın diye yağmuru verdi. Gözlerin korunsun diye kirpiklerini, parmak uçların için tırnaklarını verdi. Senin konforun için, her ayrıntıyı senin için O düşündü. Sen saymayı bilmezken daha, sana sayamayacağın nimetler verdi…
“Allah sizi, analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi”(Nahl 78)
Sen bir hiçtin oysa, seni anılmaya değer kıldı. Sen O’nu anarsan eğer, seni anılası bir varlık yaptı. Gözlerin ancak onun için bakarsa değerli, kulakların hakikat seslerini duyarsa… O’nun aşkı ile ıslanmayan güzel yanaklarının ne kıymeti var? Secdeye dokunmamış bir baş ne işe yarar?
“Hiç içtiğiniz suyu düşündünüz mü? Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? Eğer dileseydik onu tuzlu ve acı bir su yapardık. Şu halde neden hâlâ şükretmiyorsunuz”(Vâkıa 68-70).
Hesapsız tükettiğin suyun neden acı değil de tatlı olduğunu kaç kez düşündün? Öyle bedavadan gelmeseydi önüne, sen indirmek zorunda olsaydın bulutlardan mesela… İdraksiz içtiğin suyu, için yanarak aramadın hiç, kapı kapı dolaşıp el açmadın, dağ bayır arşınlamadın… Arada bir “Şükür” deyince şükrettim sanıyorsun. Şükretmenin Allah’ı sevmek, O’nu anlamak, O’na itaat etmek olduğunu anlayamıyorsun…
“Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, onlara çok yakınım.” (Bakara 186)
Allah yedi kat göğün üstünde erişilmez bir şeydi senin için. Çoğu kez hayatına katmadın O’nu, işlerinde O’na danışmadın hiç. O sana hayal etmeyi verdi, oysa hayallerin bile isyankârdı senin… Allah sevendir, sana sevmeyi verendir, sevilmeyi sevendir, Allah’tan daha çok sevdiğin her şey O’na ihanettir, yazık ki fark etmiyorsun…CAHİDE SULTAN