faruk islam
Özel Üye
AİLE REİSİ VE BABA OLARAK Hz. PEYGAMBER(SAV)
Hz. peygamber (s) bütün hayatı boyunca bizzat kendisi
“Ey Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik ver, bizi cehennem azabından koru.” (Bakara 2/201)
duasında olduğu gibi dünya ve ahiret dengesini yaşayışında tesis etmiş, bunu aile hayatında da göstermiş ve müminlere yaşanılır ve izlenebilir örnekler bırakmıştır.
Peygamber (sav)in hanesi yeryüzünde gelmiş-geçmiş ve gelecek hanelerin, kurulacak yuvaların en mesudu, en bahtiyarı ve en bereketlisi olmuştur. O’nun hanesinde her zaman burcu burcu saadet kokardı. Alemde hiçbir kadın Hz.Peygamber (sav)’in hanımlarını sevdiği gibi sevilmemiştir. Hiçbir erkek de Hz.Peygamber (s) gibi sevilmiş değildir. Bu sevgi halesinin elbette bir sebebi vardı. Allah Rasulü eli altında bulunanlara uyguladığı terbiye usulüyle onların kalplerinde, sonsuz bir alâka ve bağlılık hasıl etmiştir.
Hiç şüphesiz Rasulullah (s) orta halli insanlar için bir örnek teşkil etmeyecek, tamamen zühd ve takvaya dönük insan üstü bir ömür sürmemiştir. Bilakis Peygamber (s) her sıkıntıyı, her türlü problemi yaşamış, bunlara verdiği tepkilerle bize izlenmesi gereken bir yöntem, bir metot sunmuştur. Ümmete, hem sosyal hem de ruhi –manevi alanlarda olmak üzere, gerekli asgari davranış yolunu göstermiş, bu asgari sınırı aşıp iyiye ve güzele doğru yükselmek yönünde onları gayret göstermeye teşvik etmiş, yine de son kararı fertlere bırakmıştır.
Ancak peşinen söylemek gerekir ki Nebi(s)’nun aile reisi olarak çizdiği portre de hayranlıkla izlenecek mükemmelliktedir: Sabrın, merhametin, teennili davranışın, anlayışlılığın, inceliğin, hoşgörünün ve sorumluluğun timsalidir O Peygamber. Ve bu faziletler belki de hiç kimsede kendini bu denli güzel ifade edememiştir.
Allah(cc) katında aile reisinin değeri, eşine ve yakınlarına verdiği değerle ölçülür. Bu konuda ;
Hz.Peygamber (s): “En hayırlınız, aileniz için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.” buyurmuştur.
İNFAK
Kur’an’ı Kerim’e göre, İslam ailesinde reis babadır. Çünkü Allah(cc) mahlukatın bazısını bazısına üstün kılmıştır ve erkek malından kadın için harcamaktadır. “Veren el alan elden üstündür”ün gereği ailesine infakla erkek, üstünlüğünü izhar etmiş olur. İslam aile efradının maddi ihtiyaçlarını (gıda, yiyecek-giyecek, mesken, tedavi ve hatta estetiğe yönelik olanları ve zineti) karşılamak, terbiye, talim ve himayelerini sağlamak vazifesini erkeğe yükler.
İslam ailesinde erkeğin ekonomik anlamdaki vazifesi, mehirle başlar. Hz.Peygamber (s), daha evlenirken hanımlarına vermesi gereken mehri ihmal etmemiş, hepsine o zamanın örfüne göre mehrini vermiştir. Sadece Hz. Safiyye’ye vermemiş, O’na da
“Hürriyete kavuşman mihrindir” buyurmuştur. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai) Ümmü Habibe’nin nikahı Habeşistan’da kıyılırken, O da ihmal edilmemiş, Necaşi, Hz.Peygamber (s) adına dört yüz dinar mehir vermiştir. Medine’ye hicretten sonra Hz.Peygamber (s) Aişe’ye mehrini vermede zorluk hissetmiş ve bu yüzden gerdek gecikmiştir. Hz. Ebu Bekr durumu anlayınca Hz.Peygamber (s)’e ödünç vermiş, bundan sonra Rasulullah Aişe’yi evine getirmiştir.
Günlük ihtiyaçlar konusunda Hz.Peygamber (s)’in gösterdiği hassasiyet, mehir meselesinden daha az değildir. Çünkü Allah(cc), Kur'an'ı Kerim’de
“O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.”(Nisa 4/5) buyurur. Hanımının giyecek ve yiyeceği kocanın gelirine uygun olarak sağlanmalıdır. Yedirmenin, giydirmenin ve meskenin yanı sıra, koca, hanımı için hayırseverlik ve cömertlik sayılacak harcamalar da yapmalıdır. Nezaket ve zarafet timsali
Peygamber(s) şöyle der: “Erkeğin hanımına harcadığı her şey sadakadır.” “Erkek hanımına su bile içirse onun ecri vardır.” “Kıyamet günü kişinin mizanına konacak ilk şey, ailesinin nafakası için harcadıklarıdır.
Eve ne zaman bir şey gelse, kocası onu öncelikle hanımına vermelidir. Kişi kendi nefsinde kıt kanaat yaşamayı tercih etse de, Hz.Peygamber (s) gibi ailesine geniş davranmalı, cimrilik etmemelidir. Yeme ve içmenin kıt olduğu ile ilgili hadisler, hicretten sonra yaşanan umumi darlıkla ilgilidir.(Siret Ans.; Aile Reisi ve Baba Olarak Peygamberimiz)
Hz. Ömer anlatıyor: "Benî Nadir'in emvali, Cenab-ı Hakk'ın Rasulüne (s) fey' kıldığı, üzerine at ve deve koşulmayan (yani savaşsız elde edilen) mallardandı. Ureyne köyleri, Fedek, tıpkı (Kureyza ve Nadir'in emvali gibi) sırf Rasûlullah (s)'a ait yerlerdi. Rasûlullah (s) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yıllık nafakasını ayırırdı. Geri kalanı da Allah yolunda hazırlık olmak üzere silah ve binek için sarfederdi. (Nitekim ayette şöyle buyrulmuştur: "Allah'ın (fethedilen diğer küffâr) memleketleri ahalisinden Peygamber’ine verdiği fey'i, Allah'a, Peygamberine, hısımlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Tâ ki bu mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın..." (Haşr, 7). (Ebu Dâvud, Harâc )
Süs ve güzel giyim kadının zinetidir. Hz.Peygamber (s)’i dikkatle takip eden ve O’nun yaşayışının dışına çıkmamak için yoğun gayret gösteren gönül erleri sahabilerden Hz. Osman eşine iki yüz dirhem değerinde ipek elbise almış ve “bununla onu sevindireceğim” demiştir.
“İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur.”(Nahl 16/14) “ De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz.”(Araf 7/32)
Ayetlerde gördüğümüz gibi Kur'an'ı Kerim zineti, süsü teşvik eder ve yasaklamaz. Hz.Aişe’nin bir değil, bir çok altın yüzük taktığı bilinmektedir. Hatta sefer dönüşü taktığı gerdanlığın kaybolması ifk hadisesine neden olmuştur. Necaşi’den hediye gelen ud, parfüm vs. gibileri Hz.Peygamber (s) hanımlarına taksim eder, kullanmalarına da yasak getirmezdi. Tabii Peygamber hanımları da süs ve zinetlerini kullanma şekil ve şartlarını iyi biliyorlardı.
Nafakanın en önemli kısmını elbette mesken oluşturmaktadır. Hz. Peygamber (s) eşlerinin her biri için müstakil bir mekan tahsis etmiştir. Her odanın, bugünün tabiriyle müstakil bir daire gibi ihtiyacı karşılayacak temel unsurları ihtiva ettiğini muhtelif rivayetler göstermektedir (mutfak, banyo vs.). Hz.Peygamber’in bu mevzudaki tutumu kesinlikle dikkate değerdir. Kalabalık ve birkaç ailenin birlikte yaşadığı evlerde Hz.Peygamber(s)’in hassasiyetini bulabilmek mümkün değildir ve bu durumda mahremiyet zarar görür.
Hz.Peygamber(s) ailesinin geçimini temin etmekle beraber, hanımlarının kazanç sağlamalarına da engel olmuyordu. Nitekim Hz.Zeynep, deri işlemekte ve dikmekte mahir olup, bu işi yapmakta; gelirini de sadaka olarak dağıtmaktaydı.
Ahzap suresi/21. Sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah’ı çok zikreden kimseler için Allah Resulü’nde güzel örnek vardır.
peygamber sav siyerinden alıntıdır.
Hz. peygamber (s) bütün hayatı boyunca bizzat kendisi
“Ey Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik ver, bizi cehennem azabından koru.” (Bakara 2/201)
duasında olduğu gibi dünya ve ahiret dengesini yaşayışında tesis etmiş, bunu aile hayatında da göstermiş ve müminlere yaşanılır ve izlenebilir örnekler bırakmıştır.
Peygamber (sav)in hanesi yeryüzünde gelmiş-geçmiş ve gelecek hanelerin, kurulacak yuvaların en mesudu, en bahtiyarı ve en bereketlisi olmuştur. O’nun hanesinde her zaman burcu burcu saadet kokardı. Alemde hiçbir kadın Hz.Peygamber (sav)’in hanımlarını sevdiği gibi sevilmemiştir. Hiçbir erkek de Hz.Peygamber (s) gibi sevilmiş değildir. Bu sevgi halesinin elbette bir sebebi vardı. Allah Rasulü eli altında bulunanlara uyguladığı terbiye usulüyle onların kalplerinde, sonsuz bir alâka ve bağlılık hasıl etmiştir.
Hiç şüphesiz Rasulullah (s) orta halli insanlar için bir örnek teşkil etmeyecek, tamamen zühd ve takvaya dönük insan üstü bir ömür sürmemiştir. Bilakis Peygamber (s) her sıkıntıyı, her türlü problemi yaşamış, bunlara verdiği tepkilerle bize izlenmesi gereken bir yöntem, bir metot sunmuştur. Ümmete, hem sosyal hem de ruhi –manevi alanlarda olmak üzere, gerekli asgari davranış yolunu göstermiş, bu asgari sınırı aşıp iyiye ve güzele doğru yükselmek yönünde onları gayret göstermeye teşvik etmiş, yine de son kararı fertlere bırakmıştır.
Ancak peşinen söylemek gerekir ki Nebi(s)’nun aile reisi olarak çizdiği portre de hayranlıkla izlenecek mükemmelliktedir: Sabrın, merhametin, teennili davranışın, anlayışlılığın, inceliğin, hoşgörünün ve sorumluluğun timsalidir O Peygamber. Ve bu faziletler belki de hiç kimsede kendini bu denli güzel ifade edememiştir.
Allah(cc) katında aile reisinin değeri, eşine ve yakınlarına verdiği değerle ölçülür. Bu konuda ;
Hz.Peygamber (s): “En hayırlınız, aileniz için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.” buyurmuştur.
İNFAK
Kur’an’ı Kerim’e göre, İslam ailesinde reis babadır. Çünkü Allah(cc) mahlukatın bazısını bazısına üstün kılmıştır ve erkek malından kadın için harcamaktadır. “Veren el alan elden üstündür”ün gereği ailesine infakla erkek, üstünlüğünü izhar etmiş olur. İslam aile efradının maddi ihtiyaçlarını (gıda, yiyecek-giyecek, mesken, tedavi ve hatta estetiğe yönelik olanları ve zineti) karşılamak, terbiye, talim ve himayelerini sağlamak vazifesini erkeğe yükler.
İslam ailesinde erkeğin ekonomik anlamdaki vazifesi, mehirle başlar. Hz.Peygamber (s), daha evlenirken hanımlarına vermesi gereken mehri ihmal etmemiş, hepsine o zamanın örfüne göre mehrini vermiştir. Sadece Hz. Safiyye’ye vermemiş, O’na da
“Hürriyete kavuşman mihrindir” buyurmuştur. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai) Ümmü Habibe’nin nikahı Habeşistan’da kıyılırken, O da ihmal edilmemiş, Necaşi, Hz.Peygamber (s) adına dört yüz dinar mehir vermiştir. Medine’ye hicretten sonra Hz.Peygamber (s) Aişe’ye mehrini vermede zorluk hissetmiş ve bu yüzden gerdek gecikmiştir. Hz. Ebu Bekr durumu anlayınca Hz.Peygamber (s)’e ödünç vermiş, bundan sonra Rasulullah Aişe’yi evine getirmiştir.
Günlük ihtiyaçlar konusunda Hz.Peygamber (s)’in gösterdiği hassasiyet, mehir meselesinden daha az değildir. Çünkü Allah(cc), Kur'an'ı Kerim’de
“O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.”(Nisa 4/5) buyurur. Hanımının giyecek ve yiyeceği kocanın gelirine uygun olarak sağlanmalıdır. Yedirmenin, giydirmenin ve meskenin yanı sıra, koca, hanımı için hayırseverlik ve cömertlik sayılacak harcamalar da yapmalıdır. Nezaket ve zarafet timsali
Peygamber(s) şöyle der: “Erkeğin hanımına harcadığı her şey sadakadır.” “Erkek hanımına su bile içirse onun ecri vardır.” “Kıyamet günü kişinin mizanına konacak ilk şey, ailesinin nafakası için harcadıklarıdır.
Eve ne zaman bir şey gelse, kocası onu öncelikle hanımına vermelidir. Kişi kendi nefsinde kıt kanaat yaşamayı tercih etse de, Hz.Peygamber (s) gibi ailesine geniş davranmalı, cimrilik etmemelidir. Yeme ve içmenin kıt olduğu ile ilgili hadisler, hicretten sonra yaşanan umumi darlıkla ilgilidir.(Siret Ans.; Aile Reisi ve Baba Olarak Peygamberimiz)
Hz. Ömer anlatıyor: "Benî Nadir'in emvali, Cenab-ı Hakk'ın Rasulüne (s) fey' kıldığı, üzerine at ve deve koşulmayan (yani savaşsız elde edilen) mallardandı. Ureyne köyleri, Fedek, tıpkı (Kureyza ve Nadir'in emvali gibi) sırf Rasûlullah (s)'a ait yerlerdi. Rasûlullah (s) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yıllık nafakasını ayırırdı. Geri kalanı da Allah yolunda hazırlık olmak üzere silah ve binek için sarfederdi. (Nitekim ayette şöyle buyrulmuştur: "Allah'ın (fethedilen diğer küffâr) memleketleri ahalisinden Peygamber’ine verdiği fey'i, Allah'a, Peygamberine, hısımlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Tâ ki bu mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın..." (Haşr, 7). (Ebu Dâvud, Harâc )
Süs ve güzel giyim kadının zinetidir. Hz.Peygamber (s)’i dikkatle takip eden ve O’nun yaşayışının dışına çıkmamak için yoğun gayret gösteren gönül erleri sahabilerden Hz. Osman eşine iki yüz dirhem değerinde ipek elbise almış ve “bununla onu sevindireceğim” demiştir.
“İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur.”(Nahl 16/14) “ De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz.”(Araf 7/32)
Ayetlerde gördüğümüz gibi Kur'an'ı Kerim zineti, süsü teşvik eder ve yasaklamaz. Hz.Aişe’nin bir değil, bir çok altın yüzük taktığı bilinmektedir. Hatta sefer dönüşü taktığı gerdanlığın kaybolması ifk hadisesine neden olmuştur. Necaşi’den hediye gelen ud, parfüm vs. gibileri Hz.Peygamber (s) hanımlarına taksim eder, kullanmalarına da yasak getirmezdi. Tabii Peygamber hanımları da süs ve zinetlerini kullanma şekil ve şartlarını iyi biliyorlardı.
Nafakanın en önemli kısmını elbette mesken oluşturmaktadır. Hz. Peygamber (s) eşlerinin her biri için müstakil bir mekan tahsis etmiştir. Her odanın, bugünün tabiriyle müstakil bir daire gibi ihtiyacı karşılayacak temel unsurları ihtiva ettiğini muhtelif rivayetler göstermektedir (mutfak, banyo vs.). Hz.Peygamber’in bu mevzudaki tutumu kesinlikle dikkate değerdir. Kalabalık ve birkaç ailenin birlikte yaşadığı evlerde Hz.Peygamber(s)’in hassasiyetini bulabilmek mümkün değildir ve bu durumda mahremiyet zarar görür.
Hz.Peygamber(s) ailesinin geçimini temin etmekle beraber, hanımlarının kazanç sağlamalarına da engel olmuyordu. Nitekim Hz.Zeynep, deri işlemekte ve dikmekte mahir olup, bu işi yapmakta; gelirini de sadaka olarak dağıtmaktaydı.
Ahzap suresi/21. Sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah’ı çok zikreden kimseler için Allah Resulü’nde güzel örnek vardır.
peygamber sav siyerinden alıntıdır.
Son düzenleme: