HACCIN RÜKNÜ ÜÇDÜR:
1- İhrâma girerken hacca niyyet etmek.
2- Arafâtda vakfeye durmak.
3- Ziyâret tavâfı etmek.
Arafâtda vakfeye durmanın evvelki vakti, Zilhiccenin dokuzuncu günü zevâl vaktinden, ertesi günü, sabâh oluncıya dekdir. [Bir gün önce veyâ bir gün sonra Arafâtda vakfeye durunca, hac bâtıl olur. Vehhâbîler, hilâli görmedikleri hâlde, bir gün önce bayram yapıyorlar. Vaktinde vakfeye durmıyanların hacları sahîh olmuyor.]
Tavâf yedi nev’dir:
Evvelki, ziyâret tavâfı.
İkincisi, ömre tavâfı, (bu ikisi farzdır).
Üçüncüsü, sünnet olan tavâf-ı kudümdür.
Dördüncüsü, vedâ tavâfı.
Beşincisi, vâcib olan, nezr tavâfıdır.
Altıncısı, tavâf-ı nâfile.
Yedincisi, müstehab olan tetavvu’ tavâfıdır.
Hac için, ihrâma niyyet etmek farzdır. İhrâm bezi tutunmak, sünnetdir. Dikilmiş esvâbdan ârî bulunmak vâcibdir.
Ve dahî, haccın farz olmasının şartı sekizdir:
1- Müslimân ola.
2- Bâliğ ola.
3- Akllı ola.
4- Sıhhatli ola.
5- Köle olmaya.
6- Mevcûd malı, aslî ihtiyâclarından fazla ola.
7- Hac vakti gelmiş olmak. Hac vakti, arefe ve dört bayram günüdür. Yol müddeti de hesâba katılır.
8- Sefer müddeti uzakda olan kadının yanında zevci veyâ nikâhı ebedî câiz olmıyan mahremi buluna. [Bu sekiz şarta mâlik olan kimsenin, ömründe bir def’a hacca gitmesi farz olur.
Birden fazla giderse, sonraki senelerde gitdikleri, nâfile hac olur. (Nâfile ibâdet) demek, farz veyâ sünnet olmayıp da, kendi arzûsu ile yapılan ibâdet demekdir. Nâfile ibâdetin sevâbı, farz ibâdetin sevâbı yanında, bir deryâ yanındaki bir damla su kadar azdır. İslâm âlimleri, Mekkeye uzak memleketlerde olanların tekrâr hacca gitmelerine izn vermemişlerdir. Abdüllah Dehlevî “kuddise sirruh” altmışüçüncü mektûbda buyuruyor ki, (Hac yolunda, ekseriyâ, ibâdetler tâm yapılamaz. Bunun için, imâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh”, 123 ve 124. cü mektûblarında, ömreye ve nâfile hacca gitmekden râzı olmadığını bildirdi.) Bir farzın yapılmasına, kadınların örtünmelerine mâni’ olan nâfile hac, harâm olur. Böyle nâfile hacca gitmek, sevâb değil, günâh olur. Ömreye gitmek de böyledir.
Zekâtı, nisâba mâlik oldukdan bir hicrî sene sonra, vermek farz olur. Zekât vermek farz olduğu bu zemân, herkes için başkadır. Bu zemân hac zemânından evvel ise, mâlın, paranın hepsi için zekât verilip, geri kalan para ile hacca gidilir. Zekât vermek zemânı, hac zemânına rastlarsa, önce hacca gidilir. Hacdan sonra, elde kalan paranın zekâtı verilir.]
1- İhrâma girerken hacca niyyet etmek.
2- Arafâtda vakfeye durmak.
3- Ziyâret tavâfı etmek.
Arafâtda vakfeye durmanın evvelki vakti, Zilhiccenin dokuzuncu günü zevâl vaktinden, ertesi günü, sabâh oluncıya dekdir. [Bir gün önce veyâ bir gün sonra Arafâtda vakfeye durunca, hac bâtıl olur. Vehhâbîler, hilâli görmedikleri hâlde, bir gün önce bayram yapıyorlar. Vaktinde vakfeye durmıyanların hacları sahîh olmuyor.]
Tavâf yedi nev’dir:
Evvelki, ziyâret tavâfı.
İkincisi, ömre tavâfı, (bu ikisi farzdır).
Üçüncüsü, sünnet olan tavâf-ı kudümdür.
Dördüncüsü, vedâ tavâfı.
Beşincisi, vâcib olan, nezr tavâfıdır.
Altıncısı, tavâf-ı nâfile.
Yedincisi, müstehab olan tetavvu’ tavâfıdır.
Hac için, ihrâma niyyet etmek farzdır. İhrâm bezi tutunmak, sünnetdir. Dikilmiş esvâbdan ârî bulunmak vâcibdir.
Ve dahî, haccın farz olmasının şartı sekizdir:
1- Müslimân ola.
2- Bâliğ ola.
3- Akllı ola.
4- Sıhhatli ola.
5- Köle olmaya.
6- Mevcûd malı, aslî ihtiyâclarından fazla ola.
7- Hac vakti gelmiş olmak. Hac vakti, arefe ve dört bayram günüdür. Yol müddeti de hesâba katılır.
8- Sefer müddeti uzakda olan kadının yanında zevci veyâ nikâhı ebedî câiz olmıyan mahremi buluna. [Bu sekiz şarta mâlik olan kimsenin, ömründe bir def’a hacca gitmesi farz olur.
Birden fazla giderse, sonraki senelerde gitdikleri, nâfile hac olur. (Nâfile ibâdet) demek, farz veyâ sünnet olmayıp da, kendi arzûsu ile yapılan ibâdet demekdir. Nâfile ibâdetin sevâbı, farz ibâdetin sevâbı yanında, bir deryâ yanındaki bir damla su kadar azdır. İslâm âlimleri, Mekkeye uzak memleketlerde olanların tekrâr hacca gitmelerine izn vermemişlerdir. Abdüllah Dehlevî “kuddise sirruh” altmışüçüncü mektûbda buyuruyor ki, (Hac yolunda, ekseriyâ, ibâdetler tâm yapılamaz. Bunun için, imâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh”, 123 ve 124. cü mektûblarında, ömreye ve nâfile hacca gitmekden râzı olmadığını bildirdi.) Bir farzın yapılmasına, kadınların örtünmelerine mâni’ olan nâfile hac, harâm olur. Böyle nâfile hacca gitmek, sevâb değil, günâh olur. Ömreye gitmek de böyledir.
Zekâtı, nisâba mâlik oldukdan bir hicrî sene sonra, vermek farz olur. Zekât vermek farz olduğu bu zemân, herkes için başkadır. Bu zemân hac zemânından evvel ise, mâlın, paranın hepsi için zekât verilip, geri kalan para ile hacca gidilir. Zekât vermek zemânı, hac zemânına rastlarsa, önce hacca gidilir. Hacdan sonra, elde kalan paranın zekâtı verilir.]