MURATS44
Özel Üye
Türkiye ve dünya, IŞİD'in elinde 101 gün kaldıktan sonra MİT operasyonu ile kurtulan 46 kişiyi konuşuyor. Herkes şaşkın bir şekilde rehinelerin kurtarıldığı o kansız operasyonun detaylarını merak ediyor.
Ben bildiğim kadarını anlatayım.
Musul'daki baskın sonrası rehin alınan 46 personelimiz ile ilgili bugüne kadar silahlı bir kurtarma operasyonu asla düşünülmedi. Çünkü baskında gözaltına alınan personelimizi bir süre sonra IŞİD'in içinde yer alan Çeçen bir grup teslim aldı.
Daha doğrusu koruma altına aldı. Bu Çeçen grubun koruma altına almasının iki önemli nedeni vardı.
1- Rusya ile yürütülen kanlı savaş sırasında kendilerine her koşulda sahip çıkan Türkiye'ye yönelik bir sempatileri vardı.
2- Bahsini ettiğim bu Çeçen grubun içindeki bazı militanların aile fertlerinden bazıları Türkiye'deydi. Türkiye rehine olayı yaşandığı saatten itibaren teknik ve fiziki takip sonucu olan biten herşeyi takibe almıştı. Hatta rehinelerin bir binadan diğerine geçişlerini bile takip edebilecek kadar yakındı. İlk temasta ise Çeçen grubun varlığı ortaya çıkınca meselenin siyasi pazarlıkla çözülmesine karar verildi.
Yukarıda da dedim ya hani.
Dünya ve Türkiye bu operasyonuu konuşuyor ama bir farkla...
Dünya Türkiye'nin kurtarma operasyonunu ayakta alkışlarken, bizden birileri neredeyse karalar bağlayacak. Akan göz yaşlarının rehinelerin dönüşlerinde canlısına değil de, ölüsüne akmasını isteyenlerin yorumları ortalığa bir pislik gibi yayılıyor.
Düne kadar yazdığımız her satır sonrası, "46 rehinemizden bahsedin, gündemi değiştirmeyin" diyen hödükler, iktidara saldıracak bir bahaneleri daha ellerinden gidince iyice çirkefleştiler.
Hani kalecinin bacak arası gol yedikten sonraki hali neyse, bizimkilerin hali de aynen o!
"Çabuk açıklayın, IŞİD'e ne verdiniz de rehineleri serbest aldınız?" hezeyanı içinde adeta öfke nöbetleri geçiriyorlar. Vermeye alışkın oldukları için, herkesi vericilerden sanmaları normal.
"Hükümet kanadı bir fidye pazarlığı olmadı" diyor, inanmıyorlar, IŞİD, "Biz bir bedel almadan teslim ettik" diyor, ona da inanmıyorlar. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak üzere tüm dünya medyası, "Bir pazarlık söz konusu olmadı" diye yazıyor, yine inanmıyorlar.
Her biri oturduğu yerden dış politika uzmanı gibi ahkam kesiyor. Rehineleri burunları kanamadan getiren AK Parti iktidarı olunca kabullenmeleri mümkün değil. "AK Parti kurtarmadı, IŞİD serbest bıraktı" diyerek kendini tatmin edenler bile var.
Eğilip kulağına, "Bak benden duymuş olma kardeş. Bu rehineleri AK Parti değil, Polat Alemdar kurtardı" desen inanacak kadar beyin taşımıyorlar yeminle...
Hele havaalanındaki o mutluluk var ya...
O görüntüyü izledikten sonra yaptıkları yorumları görseniz. Resmen bir cinnet hali. "Bu rehineler tek kurşun atmadan IŞİD'e teslim oldu. Ne kahramanlık sergilediler ki Başbakan onları alınlarından öpüyor" diye soruyorlar.
Ah be gerizekalım!
Ülkenin doğusunda askerlik yapmamak için kaçan, batıda askerlik yapmak için torpil arayan sen mi söylüyorsun bunu?
Senin bataklık dediğin Ortadoğu'nun en kanlı ülkesi Irak'ta göreve gitti o insanlar. Rehin alındıklarında başlarının kesileceğini bile bile orada görev yapmaya devam ettiler. Bu bile başlı başına bir kahramanlık değil mi?
Çok kolaysa git sen görev yap bakalım o kritik bölgelerde! "Höt" deseler altına kaçıracağını sen de biliyorsun. Klavye başında atıp tutmak kolay değil mi seni çelimsiz Rambo!
Aynı grubun içindeki bir başka kesim ise, "Ülkenin bayrağını indirtenlere kahraman muamelesi yapılamaz" diyor.
Halbuki ilkokul çocuklarına bile sorsan cevabını verir.
Türkiye'deki yabancı konsoloslukları koruma görevi nasıl Türkiye'ye aitse, Irak'taki konsoloslukların koruma görevi de Irak'a aitti. Irak askerlerini bırakın bizim konsolosluğumuzu, ülkelerini koruma görevinden bile vazgeçerek tüydüler.
Gel de bunu bizim klavye başındaki bıdık müsteşarlara anlat!
Hadi onlar klavye kahramanları...
Cemaatin fitne fesat yaymaktan ve ülkesini dış güçlere kötülemekten başka işe yaramayan gazetesi Todays Zaman'ın başındaki Bülent Keneş'e ne demeli?
Mealen diyor ki, "Allah bir kulunu sevindirmek istiyorsa önce ineğini kaybeder, sonra buldurur. Hükümet de 46 personelini IŞİD'e kendisi teslim etti. Sonra teslim alarak milleti sevindirdi. Bu olay üzerinden kendine de kahramanlık payesi biçti"
Sakın ha beddua ve hakaret etmeyin!
Ömrünün sonuna kadar böyle bir beyin ve böyle pis bir yürekle yaşaması zaten ona en büyük hakaret ve en büyük beddua!
Böyle bir kişi bir ilçenin yerel gazetesinin başında olsa yemin ediyorum kıçına tekmeyi vura vura kapının önüne atarlar. "Madem acar gazetecisin. Madem konunun böyle olduğundan bu kadar eminsin. O zaman twitter'den değil, belgeleriyle gazeteden yayınla" derler en azından...
Ama onun yöneticileri bunları söylemez, söyleyemez. Kendi ülkesine ihanet edenler, maşa olarak kullandıkları elemanlarına bunları pek tabi ki diyemez.
Onların üzüntü ve kederi kendilerine yeter!
Eğer amaçları acılar ve ölümler üzerine mutluluk inşaa etmekse daha çok bekleyecekler.
Ben bunların yerinde olsam, AK Parti hükümetine hergün bin kez teşekkür ederdim vallahi. Başka ülkenin iktidarına olsa, bunları rehinelere karşı takas olarak teslim ederdi. IŞİD kabul etmese bile, hediye paketi olarak gönderirdi.
Beni asıl üzen ne biliyor musunuz?
"Savaş hali dışında hükümetle ve cumhurbaşkanıyla görüşmem" diyen Kemal Kılıçdaroğlu epey bir süre daha bekleyecek ya!
İşte ben buna kahroluyorum!
Kaynak : Süleyman ÖZIŞIK
Ben bildiğim kadarını anlatayım.
Musul'daki baskın sonrası rehin alınan 46 personelimiz ile ilgili bugüne kadar silahlı bir kurtarma operasyonu asla düşünülmedi. Çünkü baskında gözaltına alınan personelimizi bir süre sonra IŞİD'in içinde yer alan Çeçen bir grup teslim aldı.
Daha doğrusu koruma altına aldı. Bu Çeçen grubun koruma altına almasının iki önemli nedeni vardı.
1- Rusya ile yürütülen kanlı savaş sırasında kendilerine her koşulda sahip çıkan Türkiye'ye yönelik bir sempatileri vardı.
2- Bahsini ettiğim bu Çeçen grubun içindeki bazı militanların aile fertlerinden bazıları Türkiye'deydi. Türkiye rehine olayı yaşandığı saatten itibaren teknik ve fiziki takip sonucu olan biten herşeyi takibe almıştı. Hatta rehinelerin bir binadan diğerine geçişlerini bile takip edebilecek kadar yakındı. İlk temasta ise Çeçen grubun varlığı ortaya çıkınca meselenin siyasi pazarlıkla çözülmesine karar verildi.
Yukarıda da dedim ya hani.
Dünya ve Türkiye bu operasyonuu konuşuyor ama bir farkla...
Dünya Türkiye'nin kurtarma operasyonunu ayakta alkışlarken, bizden birileri neredeyse karalar bağlayacak. Akan göz yaşlarının rehinelerin dönüşlerinde canlısına değil de, ölüsüne akmasını isteyenlerin yorumları ortalığa bir pislik gibi yayılıyor.
Düne kadar yazdığımız her satır sonrası, "46 rehinemizden bahsedin, gündemi değiştirmeyin" diyen hödükler, iktidara saldıracak bir bahaneleri daha ellerinden gidince iyice çirkefleştiler.
Hani kalecinin bacak arası gol yedikten sonraki hali neyse, bizimkilerin hali de aynen o!
"Çabuk açıklayın, IŞİD'e ne verdiniz de rehineleri serbest aldınız?" hezeyanı içinde adeta öfke nöbetleri geçiriyorlar. Vermeye alışkın oldukları için, herkesi vericilerden sanmaları normal.
"Hükümet kanadı bir fidye pazarlığı olmadı" diyor, inanmıyorlar, IŞİD, "Biz bir bedel almadan teslim ettik" diyor, ona da inanmıyorlar. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak üzere tüm dünya medyası, "Bir pazarlık söz konusu olmadı" diye yazıyor, yine inanmıyorlar.
Her biri oturduğu yerden dış politika uzmanı gibi ahkam kesiyor. Rehineleri burunları kanamadan getiren AK Parti iktidarı olunca kabullenmeleri mümkün değil. "AK Parti kurtarmadı, IŞİD serbest bıraktı" diyerek kendini tatmin edenler bile var.
Eğilip kulağına, "Bak benden duymuş olma kardeş. Bu rehineleri AK Parti değil, Polat Alemdar kurtardı" desen inanacak kadar beyin taşımıyorlar yeminle...
Hele havaalanındaki o mutluluk var ya...
O görüntüyü izledikten sonra yaptıkları yorumları görseniz. Resmen bir cinnet hali. "Bu rehineler tek kurşun atmadan IŞİD'e teslim oldu. Ne kahramanlık sergilediler ki Başbakan onları alınlarından öpüyor" diye soruyorlar.
Ah be gerizekalım!
Ülkenin doğusunda askerlik yapmamak için kaçan, batıda askerlik yapmak için torpil arayan sen mi söylüyorsun bunu?
Senin bataklık dediğin Ortadoğu'nun en kanlı ülkesi Irak'ta göreve gitti o insanlar. Rehin alındıklarında başlarının kesileceğini bile bile orada görev yapmaya devam ettiler. Bu bile başlı başına bir kahramanlık değil mi?
Çok kolaysa git sen görev yap bakalım o kritik bölgelerde! "Höt" deseler altına kaçıracağını sen de biliyorsun. Klavye başında atıp tutmak kolay değil mi seni çelimsiz Rambo!
Aynı grubun içindeki bir başka kesim ise, "Ülkenin bayrağını indirtenlere kahraman muamelesi yapılamaz" diyor.
Halbuki ilkokul çocuklarına bile sorsan cevabını verir.
Türkiye'deki yabancı konsoloslukları koruma görevi nasıl Türkiye'ye aitse, Irak'taki konsoloslukların koruma görevi de Irak'a aitti. Irak askerlerini bırakın bizim konsolosluğumuzu, ülkelerini koruma görevinden bile vazgeçerek tüydüler.
Gel de bunu bizim klavye başındaki bıdık müsteşarlara anlat!
Hadi onlar klavye kahramanları...
Cemaatin fitne fesat yaymaktan ve ülkesini dış güçlere kötülemekten başka işe yaramayan gazetesi Todays Zaman'ın başındaki Bülent Keneş'e ne demeli?
Mealen diyor ki, "Allah bir kulunu sevindirmek istiyorsa önce ineğini kaybeder, sonra buldurur. Hükümet de 46 personelini IŞİD'e kendisi teslim etti. Sonra teslim alarak milleti sevindirdi. Bu olay üzerinden kendine de kahramanlık payesi biçti"
Sakın ha beddua ve hakaret etmeyin!
Ömrünün sonuna kadar böyle bir beyin ve böyle pis bir yürekle yaşaması zaten ona en büyük hakaret ve en büyük beddua!
Böyle bir kişi bir ilçenin yerel gazetesinin başında olsa yemin ediyorum kıçına tekmeyi vura vura kapının önüne atarlar. "Madem acar gazetecisin. Madem konunun böyle olduğundan bu kadar eminsin. O zaman twitter'den değil, belgeleriyle gazeteden yayınla" derler en azından...
Ama onun yöneticileri bunları söylemez, söyleyemez. Kendi ülkesine ihanet edenler, maşa olarak kullandıkları elemanlarına bunları pek tabi ki diyemez.
Onların üzüntü ve kederi kendilerine yeter!
Eğer amaçları acılar ve ölümler üzerine mutluluk inşaa etmekse daha çok bekleyecekler.
Ben bunların yerinde olsam, AK Parti hükümetine hergün bin kez teşekkür ederdim vallahi. Başka ülkenin iktidarına olsa, bunları rehinelere karşı takas olarak teslim ederdi. IŞİD kabul etmese bile, hediye paketi olarak gönderirdi.
Beni asıl üzen ne biliyor musunuz?
"Savaş hali dışında hükümetle ve cumhurbaşkanıyla görüşmem" diyen Kemal Kılıçdaroğlu epey bir süre daha bekleyecek ya!
İşte ben buna kahroluyorum!
Kaynak : Süleyman ÖZIŞIK