faruk islam
Özel Üye
3 - Al-i İmran Suresi
Ayet:50
Konu: İsa (a.s)'ın Şeriatı
بســـم الله الرحمن الرحيم
وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُم بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَاتَّقُواْ اللّهَ وَأَطِيعُونِ
50 - Benden önce gönderilen Tevrat'ı doğrulamak ve sizlere haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için geldim. Rabbinizin katından size ayet (mucize) getirdim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
İsa (a.s), İncil kendisine verildiği zaman onunla Musa (a.s)'ın şeriatini neshetmedi. Bilakis Tevrattaki hükümleri kendisine şeriat olarak kabul etti ve onu tamamladı. Çünkü Tevrat'ta hayatı düzenleyici kanunlar vardı. İncil' de ise daha çok ahlak ve ruh terbiyesi ile ilgili hükümler vardı. Dolayısıyla yahudiler olsun hristiyanlar olsun tüm İsrailoğulları her iki kitapla da amel etmek zorundaydılar.
İsa (a.s)'a verilen İncil; ahlak ve ruhu terbiye edici hükümler bildirmekle beraber, yahudi alimlerinin Tevratta tahrif etmiş olduğu ayetleri tashih ederek Tevrat'ı Allah' ın gönderdiği ilk haline göre düzenledi, nebilerine çok soru sormaları ve çok günah işlemeleri sebebiyle Tevrat'ta İsrail oğullarına haram kılınan bazı şeyleri de helal kıldı.
Örneğin; tırnaklı hayvanların etlerinden ve hayvanların iç yağlarından yemek ve cumartesi günü çalışmak yahudilere haram kılınmıştı. İşte böyle yasaklar İncil'le kaldırıldı.
“Rabbinizin katından size ayet (mucize) getirdim.”
İsa (a.s)'ın getirdiği mucizeler daha önce de sayıldığı gibi; beşikteyken insanlarla konuşması, çamurdan kuş yapıp ona üfleyerek canlı bir kuş haline getirmesi, körleri ve baraslıları iyileştirmesi, ölüleri canlandırması, evlerinde yedikleri, sakladıkları ve biriktirdikleri şeyleri insanlara görmediği halde haber vermesiydi.
İsa (a.s) Allah katından getirdiği mucizeleri tekrar hatırlatarak İsrail oğullarına Allah'tan korkmalarını ve kendisine itaat etmelerini emrediyor.
“Allah'tan korkun ve bana itaat edin.”
İsa (a.s) İsrail oğullarına Allah'tan getirdiği mucizeleri hatırlatarak şöyle diyor:
"Size getirdiğim mucizeler ve kitab, benim Allah'ın rasulü olduğuma açık birer delildir. Öyleyse bana karşı gelmeyin ve gösterdiğim yola tabi olun. Zaten Allah'tan korkanlar böyle yapar. Allah'tan korkmanın göstergesi de budur."
Bu ayet rasullere tabi olmadıkça ve rasullerin getirdiği şeyleri hayata aktarmadıkça, rasule iman ve tasdiğin gerçekleşmeyeceğini göstermektedir. Zaten böyle kimselerin Allah'tan korktuğu da söylenemez.
Allah'dan Gelen Tüm Şeriatler Hayatın Her yönüne Hitab Eder:
Allah katından gelen şeriatların hepsi insan hayatının her alanını düzenleyici bir özelliğe sahiptir. Hiçbir zaman hayatın bir kısmını ele alıp diğer kısmını ihmal etmez. İnsan hayatının her safhasına, her anına, her alanına ve her yönüne hükmeder ve düzenler.
İslam düşmanlarının dediği gibi; "bu din sadece insanların kalb, ahlak ve iç terbiyesiyle ilgilenir, diğer içtimai, siyasi, hukuki ve iktisadi hayatlarına karışmaz" demek, yalandan başka bir şey değildir. Böyle bir inanç küfürdür. Çünkü bu din, hiç bir zaman insan hayatının bir bölümünü ele alıp en üstün seviyeye ulaştırırken diğer kısmını terkedip aşağı bir seviyede bırakmaz. İnsan hayatının bir kısmını ele alıp diğer kısmını ihmal eden bir din asla Allah'ın dini olamaz. Bu özellik ancak Allah'ın hakkı olan hakimiyette hak iddia eden tağutların sistemlerinde mevcuttur.
Rasullere inen bütün şeriatler işte bu özellikteydi. İnsan hayatının her yönünü; kalbini, ruhunu ve cesedini, insanlarla, toplumla olan ilişkilerini, siyasi ve iktisadi hayatını ele alıp düzenliyordu. İşte bu sebeple İsa (a.s)'ın şeriati hem İncil hem de Tevrat'tan meydana gelmişti. İncil hayatın kalp, ahlak ve ruh yönünü, Tevrat ise sosyal, ekonomik ve siyasal yönünü kemale erdirici hükümler içermekteydi. Dolayısıyla İsa (a.s) geldikten sonra tüm İsrail oğullarının bu iki kitaba bağlanarak her ikisinin de hükümlerini hayata tatbik etmeleri gerekiyordu. Allah (c.c)' dan gerçekten korkanlar böyle yaptılar. Fakat çoğu çekememezlikten dolayı ayrılığa düştü, bozgunculuk çıkardı.
Ayet:50
Konu: İsa (a.s)'ın Şeriatı
بســـم الله الرحمن الرحيم
وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُم بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَاتَّقُواْ اللّهَ وَأَطِيعُونِ
50 - Benden önce gönderilen Tevrat'ı doğrulamak ve sizlere haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için geldim. Rabbinizin katından size ayet (mucize) getirdim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
İsa (a.s), İncil kendisine verildiği zaman onunla Musa (a.s)'ın şeriatini neshetmedi. Bilakis Tevrattaki hükümleri kendisine şeriat olarak kabul etti ve onu tamamladı. Çünkü Tevrat'ta hayatı düzenleyici kanunlar vardı. İncil' de ise daha çok ahlak ve ruh terbiyesi ile ilgili hükümler vardı. Dolayısıyla yahudiler olsun hristiyanlar olsun tüm İsrailoğulları her iki kitapla da amel etmek zorundaydılar.
İsa (a.s)'a verilen İncil; ahlak ve ruhu terbiye edici hükümler bildirmekle beraber, yahudi alimlerinin Tevratta tahrif etmiş olduğu ayetleri tashih ederek Tevrat'ı Allah' ın gönderdiği ilk haline göre düzenledi, nebilerine çok soru sormaları ve çok günah işlemeleri sebebiyle Tevrat'ta İsrail oğullarına haram kılınan bazı şeyleri de helal kıldı.
Örneğin; tırnaklı hayvanların etlerinden ve hayvanların iç yağlarından yemek ve cumartesi günü çalışmak yahudilere haram kılınmıştı. İşte böyle yasaklar İncil'le kaldırıldı.
“Rabbinizin katından size ayet (mucize) getirdim.”
İsa (a.s)'ın getirdiği mucizeler daha önce de sayıldığı gibi; beşikteyken insanlarla konuşması, çamurdan kuş yapıp ona üfleyerek canlı bir kuş haline getirmesi, körleri ve baraslıları iyileştirmesi, ölüleri canlandırması, evlerinde yedikleri, sakladıkları ve biriktirdikleri şeyleri insanlara görmediği halde haber vermesiydi.
İsa (a.s) Allah katından getirdiği mucizeleri tekrar hatırlatarak İsrail oğullarına Allah'tan korkmalarını ve kendisine itaat etmelerini emrediyor.
“Allah'tan korkun ve bana itaat edin.”
İsa (a.s) İsrail oğullarına Allah'tan getirdiği mucizeleri hatırlatarak şöyle diyor:
"Size getirdiğim mucizeler ve kitab, benim Allah'ın rasulü olduğuma açık birer delildir. Öyleyse bana karşı gelmeyin ve gösterdiğim yola tabi olun. Zaten Allah'tan korkanlar böyle yapar. Allah'tan korkmanın göstergesi de budur."
Bu ayet rasullere tabi olmadıkça ve rasullerin getirdiği şeyleri hayata aktarmadıkça, rasule iman ve tasdiğin gerçekleşmeyeceğini göstermektedir. Zaten böyle kimselerin Allah'tan korktuğu da söylenemez.
Allah'dan Gelen Tüm Şeriatler Hayatın Her yönüne Hitab Eder:
Allah katından gelen şeriatların hepsi insan hayatının her alanını düzenleyici bir özelliğe sahiptir. Hiçbir zaman hayatın bir kısmını ele alıp diğer kısmını ihmal etmez. İnsan hayatının her safhasına, her anına, her alanına ve her yönüne hükmeder ve düzenler.
İslam düşmanlarının dediği gibi; "bu din sadece insanların kalb, ahlak ve iç terbiyesiyle ilgilenir, diğer içtimai, siyasi, hukuki ve iktisadi hayatlarına karışmaz" demek, yalandan başka bir şey değildir. Böyle bir inanç küfürdür. Çünkü bu din, hiç bir zaman insan hayatının bir bölümünü ele alıp en üstün seviyeye ulaştırırken diğer kısmını terkedip aşağı bir seviyede bırakmaz. İnsan hayatının bir kısmını ele alıp diğer kısmını ihmal eden bir din asla Allah'ın dini olamaz. Bu özellik ancak Allah'ın hakkı olan hakimiyette hak iddia eden tağutların sistemlerinde mevcuttur.
Rasullere inen bütün şeriatler işte bu özellikteydi. İnsan hayatının her yönünü; kalbini, ruhunu ve cesedini, insanlarla, toplumla olan ilişkilerini, siyasi ve iktisadi hayatını ele alıp düzenliyordu. İşte bu sebeple İsa (a.s)'ın şeriati hem İncil hem de Tevrat'tan meydana gelmişti. İncil hayatın kalp, ahlak ve ruh yönünü, Tevrat ise sosyal, ekonomik ve siyasal yönünü kemale erdirici hükümler içermekteydi. Dolayısıyla İsa (a.s) geldikten sonra tüm İsrail oğullarının bu iki kitaba bağlanarak her ikisinin de hükümlerini hayata tatbik etmeleri gerekiyordu. Allah (c.c)' dan gerçekten korkanlar böyle yaptılar. Fakat çoğu çekememezlikten dolayı ayrılığa düştü, bozgunculuk çıkardı.
