23- Bu Fıkra Bir Derece Mahremdir (Yalnız Haslara Mahsustur )

HASAN CAN

Active member
BU FIKRA BİR DERECE MAHREMDİR

YALNIZ HASLARA MAHSUSTUR

Aziz, sıddık kardeşlerim,
Çok defa hatırıma geliyordu ki: "Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur'a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?"
Şimdi birden hatıra gelen cevabın biraz kısmını beyan etmek lazım geldi.
Evvela: Gizli münafıklar, aleyhimizde büyük makamlarda olanların bir kısmını istimal ederek resmi bir tarzda şiddetli propaganda etmelerinden, bütün resmi memurlar ürkmeye ve çekinmeye mecbur olmuşlar. Onlar içinde dahi enaniyetli ve evhamlı ve bid aları kabul eden hocalar, daha ziyade çekinmeye başlamışlar, kendilerine bir özür, bir bahane aramışlar.
Risale-i Nur dan İşarat-ı Sebanın bidacılara şiddetli tokadı ve Sekizinci ve On sekizinci Lemada İmam-ı Ali'nin (r.a.) Ercüze de, ulemaü's-su hakkında dehşetli tokadı; ve bidalara bir derece ve bir cihette müsait olan Vehhabilik mezhebini perde altında kabul edenler, Yirmi Sekizinci Mektubun, Vehhabiler hakkındaki meselenin tokadı; ve Kur'ân tercümesini yapan ve Kur'ân yerinde tercümesinin okunmasına cevaz gösterenlere Risale-i Nur'un şiddetli tokatları, ve derd-i maişet zarureti ve mevki-i içtimaide haysiyetini düşünmeleri sebebiyle hocalar, hatta İstanbul un eskide dost hocaları, kaçmaya ve az bir kısmı, tenkide çalışmaya, hatta, Al-i Beyt ve İmam-ı Ali'ye adavetleri bulunan müfrit Vehhabilik hesabına Risale-i Nur'un Al-i Beyt ve İmam-ı Ali'nin bir manevi hediyesi ve eseri olmasından, itiraz etmeye başlamışlar. Fakat biz, İstanbul alimlerinden kızmıyoruz, belki bir cihette memnunuz. Çünkü başkalara nisbeten ilişmiyorlar.
 

HASAN CAN

Active member
Hem merhum Fetva Emini Ali Rıza ve merhum Ahmed Şirani ve merhum Şevket Efendi ve merhum Mehmed Akif gibi insaflı, Risale-i Nur u fevkalade takdir ve tahsin eden o muhterem ve merhum zatların hatırı için, biz İstanbul hocalarına dostuz, onlardan gücenmeyiz. İnşaallah, bir zaman Yirminci Lem a-i İhlâs kendini onlara okutturacak, o eski dostları da yeni dostlar yapacak.
Kardeşlerim, herkes sizin gibi sebatkar olamaz. Perde altında Nurcuların kuvve-i maneviyelerini kırmak için bazı hocalar vasıta oluyorlar. Aldanmayınız ve sarsılmayınız ve onlarla münakaşa etmeyiniz. Mümkün oldukça dostane muamele ediniz, "Biz onlarla kardeşiz" deyiniz. Ve bu pusuladaki noktaları unutmayınız, ta sizi aldatmasınlar.
Hüsrev in himmetiyle daireye giren ve Nurun yeni şakirtlerinden bana mektup yazan Hatice ve Rabia, haslar içinde kabul edildiler. Ve çok alakadar olduğum Barla da hararetle Bahri ve evladı ve Eyyub ve Ali ve Mehmed ve Süleyman ların gayretleriyle Nurlar dersine çalışmaları beni sevinçle ağlattırdı. Ben bütün Barla halkına, hususan Süleyman lar ve Bahri ve Mehmed ler ve Mustafa lar, eski zamanda Nurlara kıymettar hizmet eden Şamlı Hafız Tevfik ve mübarek Hafız Halid ve İmam Hakkı Efendi ve Muhacir Hafız Ahmed ve evladı ve ahfadı ve Şem i ve bana çok hizmet eden Abdullah Çavuş ve oradaki komşularıma ricalen ve nisaen binler selam ve dua ederim ve mübarek aylarda dualarını isterim.
Bahri ve evlatları üç Asa-yı Musa yazdıklarını şimdi haber aldım. Muhacir Hafız Ahmed ile Barla da kardeşlerimizin hesabına hem Kazım ın, hem berber Mehmed in ciddi halisane mektupları Lahikaya girmeye hak kazandılar. Ve Bahri nin güzel manzumesi, küçük bir medrese-i Nuriye hesabına tam girebilir.
Medar-ı hayret bir latif inayettir ki, Büyük Mustafa yı (r.h.) aynen merhum Abdurrahman gibi hem sadakatiyle, hem kalemiyle, hem iktidarıyla Nurlara hizmet edeceğini kalbime ihtar edilmesiyle o zamanda Abdurrahman ın vefatını unutmaya çalıştım. Hakikaten Küçük Ali, o hatıra-i gaybiyeyi kalem cihetinde dahi tam tamına tasdik ettirdi. Kardeşinin kalemini kendisi aldı. Sarı bıçağı, elmas kılıcı yaptı. Demek o zaman, onu da mübarek Mustafa nın ruhunda hissetmiştim.
Hem Muhacir Hafız Ahmed i hem bana, hem Nurlara alaka ve sadakat noktasında Nurların birinci talebesi ve fedakar bir naşiri kalben hissetmiştim. Halbuki kalemle hizmete muvaffak olamadı. Çok defa o gaybi hissimi tahattur ederdim. Sonra, birden hem oğlu Kazım, hem damadı Bahri, hem diğer damadı berber Mehmed ondan his ve ümid ettiğim metinane hizmeti fevkalade bir alaka ve sadakatle tam tamına yerine getirmeye, çalışmaya başladılar. Hatta hafideleri dahi masum şakirtler içine girmişler. Umuma selam.
Said Nursi
 

HASAN CAN

Active member
b202.gif


Aziz, sıddık, bahtiyar, vefakar, faal, sebatkar kardeşlerim,
Evvela: Tekraren hem sizin Receb-i Şerifinizi ve Leyle-i Regaibinizi tebrik, hem Safranbolulu kardeşlerimizin tebriklerine mukabeleten şuhur-u selaselerini ve dört leyali-i mübarekelerini ve Nurlarla gayet ciddi alakalarını tebrik ederiz. Ve oranın şakirtleri namına yazılan tebrikname mektubunda benim pek çok kusurlu şahsıma verdikleri unvanları ve senaları, Halil İbrahim in bazı mektupları gibi, tadil ile Risale-i Nur a çevirip Lahikaya girmesini istedim; fakat şahsım pek sarih bir tarzda mevzu yapıldığı için yakıştıramadım, şimdilik geri kaldı.
Kardeşlerim, katiyen biliniz: Şan ve şeref ve hodfüruşluk ve kendine güvenmek ve şahsımı beğendirmekten ürküyorum ve kaçıyorum ve şahsıma karşı medihlerden hoşlanmıyorum. Yalnız Risale-i Nur a karşı sadakat ve kanaate bir emare olmak cihetiyle, bazı müfritane tabirleri, ya hatırları için veya hüsn-ü zanlarını kırmamak fikriyle, kısmen tadil ile kabul ve sükut ederim. Fakat iki ihlas Lem aları ve mesleğimizin "hıllet" ve "ihlas" ve "uhuvvet" esasları, bu tarz medihlere müsaade etmez. Hem, bu benlik ve enaniyet asrında ve şöhretperestlerin nazarında Nur ların safiyetine ve halisiyetine zarar verebilir.
Saniyen: Hıfzı nın iki masumunun yazdıkları Asa-yı Musa ve Rehber ve Küçük Sözler bizi mesrur eyledi. Yüz maşaallah! Böyle binler Nurcu masumlar, istikbali Nurlandıracaklar.
Said Nursi


• • •

b203.jpg


Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu şuhur-u mübarekede, Nurcuların şirket-i maneviyesine inşaallah pek çok kudsi servet girecek. Herbir Nurcu, binler lisanla ve yüzer kalemle çalışacak gibi kar kazanacak. Ve bu mübarek ve çok bereketli aylarda beş tarzda ibadet sayılabilen kalemle Zülfikar-ı Mucizat mecmuasına hizmet edenler, tam bahtiyardırlar. Fakat yazıdan ziyade, sıhhatine dikkat etmek lazım ve elzemdir. Bugün de tatlı iki manidar tevafuku gördüm. Kanaatım geldi ki, benim bugünlerde zahmetler içinde Asa-yı Musa tashihinde sıkıntılarıma mukabil, inayet-i İlahiye ücretimi ve tayınatımı şirin bir surette veriyor.



Allahın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzin ederiz. Allahın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
 

HASAN CAN

Active member
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvela: Hüsrev le bir ruh iki ceset ve kendisi, bahadır biraderiyle Nur hizmetinde çok ehemmiyetli mevki alan kahraman Rüştü nün acip bir el makinesini Nurlar için celbine çalışması, ehemmiyetli bir fütuhat-ı Nuriyenin mukaddemesidir. İnşaallah, yine Nurlar, Nurcuların, layık elleriyle kalemleri gibi tab ve neşredilecek; yabani ve layık olmayanlara muhtaç olmayacak. Fakat herşeyden evvel sıhhatli ve yanlışsız ve güzel bir tarzda makine ile, mümkünse evvel eski harfle yazılsa, sonra yeni harfle daha münasiptir. Sizlerin isabetli tedbirinize havale ediyoruz.
Saniyen: Konyalı Sabri nin Refet e yazdığı mektubunu gördüm, ondan bildim ki, bu Sabri, öteki Sabri gibi gayet halis ve samimi ve çalışkan bir Nurcudur. Bin barekallah hem ona, hem onu teşvik ve teşci eden ve hocaların yüzlerini ak eden Konya alimlerine! Başta müfessir mübarek Hoca Vehbi olarak onlara ve oradaki Nur şakirtlerine çok selam ederiz ve bu mübarek şuhur-u selasede dualarını isteriz.
b126.gif

Said Nursi


• • •

Aziz, sıddık kardeşlerim,
Sekiz sene çoluk ve çocuğuyla sadakatle bana hizmet eden; ve evlad ve ahfad ve refika ve damatlarıyla Nurlara ciddi çalışan; ve ders ve vaazlarını bütün Nurlardan veren; ve vefatından on dakika evvel dünyaca en ehemmiyetli vasiyeti, kendinin Nur Risalelerini tekmil için Şamlı Hafıza rica eden, vefatından iki gün evvel bana mektup yazıp benim aynı vakitte Sava yı Barla ya tercih ederek Sava mezaristanında defnimi arzu ettiğimi sizlere yazdığımı sadakatin kerametiyle hissedip bana mukabele ve itiraz tarzında o mektubunda der:
"Sen Barla yı ikinci vatanımdır dediğin halde, neden ona gelmiyorsun, başka yerleri tercih edersin? İptida-yı medrese-i Nuriye Barla dır, senin mezarın orada olmalı" diye bana ihtar etti. İki gün sonra, size yazdığım daha size yetişmeden, onun mektubunu, hem Şamlı Hafız ikinci sayfasında yazdığı vefat haberini aldığım merhum Muhacir Hafız Ahmed in (r.h.) dünyadan göçmesi, aynen Abdurrahman gibi beni çok sarstı, ağlattırdı,
b206.gif
-2- dedirtti. Binler rahmet onun ruhuna insin. Amin. Kabri de hanesi gibi Kur'ân ve Nur'un bir menzili olsun. Amin. Şüphem kalmadı ki, bu zahir sadakat kerameti, Nurcuların imanla kabre gireceklerini ispat ediyor ve hüsn-ü hatimeye mazhardırlar. Benim tarafımdan onun akrabasını taziye ediniz. Ve ben bütün dualarımda onu hissedar ediyorum diye tebliğ ediniz.



1- Baki olan ancak Allah'tır.
2- Biz Allah'ın kullarıyız ve yine Ona döneceğiz. (Bakara Sûresi: 156.)
 

HASAN CAN

Active member
Saniyen: Kardeşimiz Refet bana yazıyor ki: "İstanbul da Nurlara çok ihtiyaç var ve ekmek gibi herkes muhtaçtır. Ve kardeşlerimizden ve Nurlarla çok alakadar ve çok okumuş ve Nurcu olan Yeşil Şemseddin, Nur'un hakikatlerinden ders verdiğinden, vaazında binlerle adam bulunur."
Hem Refet der: "Bundan anlaşılıyor ki, Risale-i Nur, bu millete hergün ekmek gibi lazımdır."
Hem bir kısım Nurları ehemmiyetli zatlara vermiş ve Zülfikar-ı Mucizat ın benim tashihimden geçmiş bir nüshasını istiyor.
Umuma birer birer selam ve dua ederiz ve dualarını isteriz.
b126.gif

Said Nursi


• • •

Hüsrev i tashihte ve tevzide ve tedbirde ve muhaberede ve Nurların neşir ve yetiştirmesinde tebrik ve muvaffakiyetine dua ederiz. Bu ehemmiyetli vazifelerle beraber, yine o şirin ve parlak kaleminin yazılarını çok nüshalarda görüyoruz. Hem müstakil nüshaları da yazıyor, mektubundan anlıyorum.
Şimdi birden medrese-i Nuriyenin (Sava) Hacı Hafız Mehmed, merhum Hafız Mehmed ve kardeşleri ve Mehmed leri ve Ahmed leri ve masum Nurcuları ve mübarek ihtiyar ve sair kahramanları, şakirtlerini düşündüm. Hayatım müddetince ona yakın olmak bütün canımla istedim ve vefattan sonra onların mezaristanında defnolmamı arzuladım.
Birden ihtar edildi ki:
"Gerçi Medresetü z-Zehranın merkezi olan Isparta Vilayetinde maddeten bulunmak çok cihetle faydalı, saadetlidir; fakat Nurun mesleği ve Nurcuların meşrebi cihetiyle daima berabersiniz. Zaman ve mekan, perde olamazlar. Şarkta, garpta, şimalde, cenupta, dünyada, berzahta bulunsanız, manen bir mecliste, beraber sayılırsınız. Onların manevi yardımları daima birbirine oluyor ve sana da gelir" diye beni teskin etti.
Ben dedim: Madem şimdi her tarafta Nurlara kuvvetli ve kesretli eller sahip çıkıyorlar ve tam muhafaza ve neşrine çalışıyorlar, elbette ben bir parça istirahat etsem tembellik olmaz.
 

HASAN CAN

Active member
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvela: Geçen mübarek Leyle-i Beratınızı ve gelecek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederiz. Bu sene, Berat Gecesi, Nurcular hakkında çok bereketli ve kerametli olduğuna bir emaresini hayretle gördük. Şöyle ki:
Ben, Berat Gecesinden az evvel Asa-yı Musa tashihiyle meşgulken, bir güvercin pencereye geldi, bana baktı. Ben dedim: "Müjde mi getirdin?" İçeriye girdi, güya eskiden dost idik gibi, hiç ürkmedi. Haşiye Asa-yı Musa üstüne çıktı, üç saat oturdu. Ekmek, pirinç verdim, yemedi. Ta akşama kaldı, sonra gitti, tekrar geldi. Berat gecesinde, ta sabaha kadar yanımda kaldı. Ben yatarken başıma geldi, Allahaısmarladık nevinden başımı okşadı, sonra çıktı gitti. İkinci gün, ben teessüf ederken, yine geldi, bir gece daha kaldı. Demek bu mübarek kuş, hem Asa-yı Musa yı, hem Beratımızı tebrik etmek istedi.
• • •

Aziz, sıddık kardeşlerim,
Kastamonu Hüsrev i ve Süleyman Rüştüsü olan Mehmed Feyzi ve Emin in, Üstadlarının Kastamonu daki hayatımın bir tarihçesini, hüsn-ü zanla haddimden çok fazla senalarını tebdil etmeyerek kabulümün sebebi şudur ki:
Bugünlerde Afyon un büyük memuru, bir çavuşu bana ihanete vasıta yapıp güya teveccüh-ü ammeyi hakkımda kırarak, ta bu vilayet, Denizli, Isparta gibi Nurlara tam sahip çıkmasın ve Nurlar parlamasın. Gerçi ben tahammül ettim, fakat buranın yeni şakirtlerinin teessürlerinden müteessirdim. Düşünürken, Mehmed Feyzi nin bu samimane ve alimane, hürmetkarane mektubu o herifin ve o amirinin ihanetlerini yüzlerine vurup hiçe indirerek, teessüratımı tam sildi, süpürdü. Binler derece o iki bedbahttan yüksek olan iki Nurcunun böyle medih ve hürmetleri, onların kanunsuz cebir ve ihanetlerinin aynı zamanda tam tamına tevafuku, Feyzi ve Emin in sadakatlerinin bir kerameti olduğuna kanaat ettiğimdir.
• • •

Kardeşlerim,
Şimdi tebeyyün etti ki, beni karakola çağırmak, lüzumsuz bahanelerle beni hükumete celb etmekte maksat, ihanet ve halkın nazarında ehemmiyetsizliğim ve bana müttehem vaziyeti vermek içindi. Şimdi tahammülüm kalmadı. Mümkün oldukça oraya beni çağırmamak lazımdır. Ceza hakimini görünüz. Bana bir dava vekili tarzında bir adamı bulunuz; benim bedelime lüzum olsa karakola gitsin. Yirmi beş sene münzevi bir adam, böyle ihanetkar insanlarla görüşmek, işkenceli bir azaptır. Ben, sekiz sene Kastamonu da, birtek defa valinin ısrarıyla yanına ve iki defa da polishaneye gittim. Burada sebepsiz on defadan geçti. Ben daha gidemem. Hem doktordan bir rapor alınız. Yoksa bu şehre maddi ve manevi zarardır.
Haşiye: Evet, biz gözümüzle gördük.
Evet Evet Evet
Nureddin Mehmed İsmail
 
Üst Alt