175- Kelime-i tevhîdin üstünlüklerini bildirmekdedir 2.Cild 37.ci mektûb

HASAN CAN

Active member
175- Kelime-i tevhîdin üstünlüklerini bildirmekdedir 2.Cild 37.ci mektûb

İKİNCİ CİLD, 37. ci MEKTÛB

Bu mektûb, (Mektûbât)ın ikinci kısmını toplamış olan [Allahü teâlâ ondan râzı olsun!] fakîr, hakîr Abdülhayy için yazılmış olup, (Lâ ilâhe illallah) Tevhîd kelimesinin üstünlüklerini bildirmekdedir:
Rabbimizin “celle sultânüh” gazabını, intikâmını söndürmek için (Lâ ilâhe illallah) güzel kelimesinden dahâ fâideli birşey yokdur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, dahâ küçük olan başka gazablarını elbette söndürür. Niçin söndürmesin ki, bir kul, bu güzel kelimeyi tekrâr tekrâr söyleyince, Ondan başkasını yok bilmekde, herşeyden yüzçevirip, hak olan bir ma’bûda dönmekdedir. Gazabının sebebi, kullarının, Ondan başkasına dönmesi, bağlanmasıdır. Mecâz âlemi olan bu dünyâda da, bu hâli görüyoruz. Zengin bir kimse, hizmetcisine kırılır, ona kızar. Hizmetci de, kalbi iyi olduğu için, herkesden yüzçevirip, bütün varlığı ile, efendisinin emrlerine sarılırsa, efendisi, ister istemez yumuşar. Merhamete gelir. Gazabı söner. İşte bu güzel kelime de, kıyâmet için ayrılmış olan doksandokuz rahmet hazînesinin anahtarıdır. Küfr karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden dahâ kuvvetli, hiçbir yardımcı yokdur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, îmânın zerresi hâsıl olur.
Bu güzel kelimeye inanarak, kalbinde zerre kadar îmân hâsıl eden kimse, kâfirlerin âdetlerini ve şirk pisliklerini yaparsa, bu güzel kelimenin şefâ’ati sâyesinde Cehennemden çıkarılır. Azâbda sonsuz kalmakdan kurtulur. Bunun gibi, bu ümmetin büyük günâhlarına şefâ’at edip azâbdan kurtaracak en kuvvetli yardımcı, Muhammed Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”dir. Bu ümmetin büyük günâhları dedik. Çünki, önceki ümmetlerde büyük günâh işliyen pek az olurdu. Hattâ îmânını küfr âdetleri ile ve şirk pislikleri ile karışdıran da az idi. Şefâ’ate en çok ihtiyâcı olan bu ümmetdir. Önceki ümmetlerde, ba’zıları küfrde inâd etdi. Ba’zısı da, hâlis olarak îmâna gelip emrlere yapışdı.
Bu güzel kelime ve Peygamberlerin sonuncusu “aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vettehıyyât” gibi bir şefâ’atcı olmasaydı, bu ümmetin günâhları kendilerini helâk ederdi. Bu ümmetin günâhları çokdur. Fekat, Allahü teâlânın afv ve magfireti de sonsuzdur. Allahü teâlâ, bu ümmete afv ve magfiretini o kadar saçacak ki, geçmiş ümmetlerden hiçbirine böyle merhamet etdiği bilinmiyor. Doksandokuz rahmetini, sanki bu günâhkâr ümmet için ayırmışdır. İkrâm, ihsân, kabâhatliler, günâhlılar içindir. Allahü teâlâ, afv etmeği ve magfiret etmeği sever. Kusûr ve kabâhati çok olan bu ümmet kadar afv ve magfirete uğrayacak hiçbirşey yokdur. Bunun için, bu ümmet, ümmetlerin en hayrlısı oldu. Bunların şefâ’at edicisi olan bu güzel kelime, kelimelerin en kıymetlisi oldu. Bunların şefâ’atcileri olan Peygamberleri, Peygamberlerin en üstünü oldu “aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vettehıyyât”. Furkân sûresi, yetmişinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlânın, günâhlarını iyiliklerle değişdireceği kimseler, onlardır. Allahü teâlânın magfireti, merhameti sonsuzdur) buyruldu.
Kerîmler ile yapılacak her iş kolay olur.

Bunu yapmak, Allahü teâlâ için çok kolaydır. Ey Rabbimiz! Günâhlarımızı ve işlerimizde yapdığımız isrâfı, taşkınlığı afv et. Bizi doğru yolda bulundur! Kâfirlere gâlib gelmemiz için yardım et! Bu kelimenin üstünlüklerini dinleyiniz:
Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve âlihi ve selleme ve bâreke” buyurdu ki: (Lâ ilâhe illallah diyen kimse Cennete girer).
 

HASAN CAN

Active member
Görüsleri kısa olan kimseler, bu söze
sasar. Bir kerre Lâ ilâhe illallah demekle, Cennete girmek nasıl olur der. Bu güzel
kelimenin bereketlerini, fâidelerini bilmiyorlar. Bu fakîr [ya’nî imâm-ı Rabbânî
“rahmetullahi aleyh”] anlıyorum ki, bu güzel kelimeyi bir kerre söylemekle, bütün
kâfirleri afv edip, Cennete gönderseler yeri vardır. Bu mukaddes kelimenin bereketlerini,
fâidelerini, bütün mahlûklara, kıyâmete kadar bölseler, hepsini doyuracagını
görüyorum. Hele, bu mukaddes, güzel kelimeye (Muhammedün Resûlullah)
kelimesi de eklenerek, teblîg ve tevhîd, inci gibi, yanyana dizilirse ve risâlet
vilâyete yaklasdırılırsa, vilâyetin ve nübüvvetin bütün üstünlükleri ve yükseklikleri,
bir araya toplanmıs olur. Bu iki se’âdetin yoluna kavusduran, bu kelimelerdir.
Vilâyeti, zıllerin, akslerin karanlıklarından kurtaran, temizleyen, nübüvveti en
yüksek dereceye ulasdıran, bu kelimedir. Ey Allahımız! Bizi bu güzel kelimenin
fâidelerinden mahrûm bırakma! Bizi bu kelimelerden ayırma! Bu kelimeyi tasdîk
edici oldugumuz hâlde cânımızı al! Kıyâmet günü, bizleri bu kelimeyi tasdîk
edenler arasında bulundur! Bu kelime hurmetine ve bu kelimeyi bildirenler “aleyhimüssalevât
vetteslîmât vettehıyyât velberekât” hurmetine, bizleri Cennete sok!
Âmîn.
Görüsün ve gidisin âciz kaldıgı ve arzû, himmet kanatlarının düsdügü ve her bilgi
ve bulusun dısına çıkıldıgı zemân, insanı, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah)
tevhîd kelimesinden baska, birsey ilerletemez. Bu kelimenin âgûsuna sıgınmadan,
oralarda yükselmek olamaz. Sâlik, bu güzel kelimeyi bir kerre söylemekle,
o makâma yükseliyor. Bu yüksek kelimenin isâret etdigi hakîkat sâyesinde,
o makâmdan yukarıya ilerliyor. Kendinden uzaklasıp, Allahü teâlâya yaklasıyor.
O yolun en az bir parçası, bütün bu gökler küresinden katkat çokdur. Bu kelimenin
üstünlügünü buradan anlamalıdır. Bütün mahlûkların, bu kelime yanında
varlıgı hiç kalır. Duyulmaz bile. Büyük bir deniz yanında, bir damla kadar da
degildir. Bu güzel kelimenin derecelerinin meydâna çıkması, söyleyenlerin derecelerine
göre olur. Söyleyenin derecesi ne kadar yüksek ise, bu mukaddes kelimenin
büyüklügü, o kadar çok meydâna çıkar. Arabî si’r tercemesi:
Güzelligi o kadar çok görünür,
ona bakıs, ne kadar çok olursa.
Dünyâda bundan dahâ kıymetli, dahâ üstün bir arzû olmaz ki, insan, her bulundugu
yerde, [her isinde, her vazîfesinde] bu güzel kelimeyi tekrâr tekrâr söylemekle
lezzet alsın ve haz duysun. Ammâ ne yapılabilir ki, bütün arzûlar ele geçmiyor.
Insanlarla konusmak ve gaflete düsmek çâresiz oluyor.
 
Üst Alt