HASAN CAN
Active member
CEMÂ’ATİN FAZÎLETİ
27 - Hazret-i Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Her kim sabâh nemâzının farzını cemâ’at ile kılarsa, kıyâmet gününde yüzü ayın ondördü gibi parlar. Öğle ve ikindi nemâzlarının farzlarını cemâ’at ile kılsa Hak teâlâ, o kula bin saf melek müvekkel kılıp, kıyâmet gününe kadar onun için tesbîh ederler. Her kim akşam nemâzını cemâ’at ile kılsa, Hak teâlâ hazretleri o kişiyi Peygamberlerle haşr eder. Her kim yatsı nemâzını cemâ’at ile kılsa, o kimse ile Hak teâlâ arasında hicâb kalmaz.) Bu fazîletler, fâsık olmıyan ve bid’at ehli olmıyan imâmın cemâ’ati içindir.
Her kim cemâ’ati özrsüz terk eylese, Cennet kokusu duyamaz. Bu kimse, dört kitâbda mel’ûn diye vasflanmışdır. Nemâzı terk eden kimse, Hak teâlânın gazabından kurtulamaz. Her kim sabâh nemâzlarını kılmasa, îmânı za’îfler, öğle nemâzlarını kılmaz ise, Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ona gücenir, ikindi nemâzlarını kılmaz ise, melekler onu sevmez. Akşam ve yatsı nemâzlarını kılmaz ise, Allahü teâlâ onu sevmez.
28 - Her şeyin bir nûru, bir özü vardır. Dînin nûru ve özü beş vakt nemâzdır. Nemâz aynı zemânda dînin direği ve örtüsüdür. Her şeyin fesâdı vardır. Dînin fesâdı, nemâzı terk etmekdir. Nemâzını terk eden, dînini terk etmiş demek olur.
29 - Her kim cemâ’at ile nemâz kılmağı severse, Hak teâlâ hazretleri o kulunu sever, melekler de sever.
30 - Beş vakt nemâzını cemâ’at ile kıl! Gâfil olma!
Tenbîh: Cemâ’at ile kılınan nemâzın sevâbı, yalnız kılınan nemâz sevâbından çok olduğu anlaşıldı. Cemâ’atin bu kadar büyük fazîleti, imâmın nemâzının sahîh olduğu takdîrdedir. Eskiden İslâmiyyet kuvvetli olduğu zemânlarda, imâmlara ve her müslimâna hüsn-i zan edilirdi. Fekat, şimdi, müslimânım diyenlerin ve imâm olmak istiyenlerin ba’zısı, dinden, îmândan haberi olmıyan câhiller olduğu sözlerinden, hâllerinden ve hareketlerinden anlaşılıyor.
27 - Hazret-i Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Her kim sabâh nemâzının farzını cemâ’at ile kılarsa, kıyâmet gününde yüzü ayın ondördü gibi parlar. Öğle ve ikindi nemâzlarının farzlarını cemâ’at ile kılsa Hak teâlâ, o kula bin saf melek müvekkel kılıp, kıyâmet gününe kadar onun için tesbîh ederler. Her kim akşam nemâzını cemâ’at ile kılsa, Hak teâlâ hazretleri o kişiyi Peygamberlerle haşr eder. Her kim yatsı nemâzını cemâ’at ile kılsa, o kimse ile Hak teâlâ arasında hicâb kalmaz.) Bu fazîletler, fâsık olmıyan ve bid’at ehli olmıyan imâmın cemâ’ati içindir.
Her kim cemâ’ati özrsüz terk eylese, Cennet kokusu duyamaz. Bu kimse, dört kitâbda mel’ûn diye vasflanmışdır. Nemâzı terk eden kimse, Hak teâlânın gazabından kurtulamaz. Her kim sabâh nemâzlarını kılmasa, îmânı za’îfler, öğle nemâzlarını kılmaz ise, Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ona gücenir, ikindi nemâzlarını kılmaz ise, melekler onu sevmez. Akşam ve yatsı nemâzlarını kılmaz ise, Allahü teâlâ onu sevmez.
28 - Her şeyin bir nûru, bir özü vardır. Dînin nûru ve özü beş vakt nemâzdır. Nemâz aynı zemânda dînin direği ve örtüsüdür. Her şeyin fesâdı vardır. Dînin fesâdı, nemâzı terk etmekdir. Nemâzını terk eden, dînini terk etmiş demek olur.
29 - Her kim cemâ’at ile nemâz kılmağı severse, Hak teâlâ hazretleri o kulunu sever, melekler de sever.
30 - Beş vakt nemâzını cemâ’at ile kıl! Gâfil olma!
Tenbîh: Cemâ’at ile kılınan nemâzın sevâbı, yalnız kılınan nemâz sevâbından çok olduğu anlaşıldı. Cemâ’atin bu kadar büyük fazîleti, imâmın nemâzının sahîh olduğu takdîrdedir. Eskiden İslâmiyyet kuvvetli olduğu zemânlarda, imâmlara ve her müslimâna hüsn-i zan edilirdi. Fekat, şimdi, müslimânım diyenlerin ve imâm olmak istiyenlerin ba’zısı, dinden, îmândan haberi olmıyan câhiller olduğu sözlerinden, hâllerinden ve hareketlerinden anlaşılıyor.